evrim-olgusu
 
  ANA SAYFA
  VİDEOLAR:
  => Teori
  => Ara Form
  => Tür Kavramı
  => National Geographic
  => Yanılgılar ve Gerçekler
  => Dünyanın Evrimi
  => Gözün Evrimi
  => Balinaların Evrimi
  => Charles Darwin Ve Yaşam Ağacı
  EVRİM DERSLERİ
  Evrim Sempozyumu
  Harun Yahya Sacmalıkları:
Ara Form

Evrim Teorisini Kanıtlayan Arageçiş Formları yok mu?

Evrimsel Ara-form Örnekleri

Richard Dawkins: Evrim Varsa Ara Fosiller Nerede?

Evrim Teorisi: Ardipithecus Ramidus - Fosil İncelemesi 1.Bölüm

Evrim Teorisi: Ardipithecus Ramidus - Fosil İncelemesi 2.Bölüm

         

Evrim Teorisi: Tarihten Fotoğraf Kareleri

Küçük Değişimler

 

   -ORTAK ATA-       
Fosil Kalıntıları-İlk Atalarımızın Kesfi

 

İLK ATALAR

 

EN YAKIN AKRABA

 

VAHŞİ AİLE

 

Evrim Teorisi: Geçiş Formları

 

İnsan Türünün Evrimi

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Git ve: kullan, ara
Başlığın diğer anlamları için, Evrim (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.
 
soldan sağa doğru)
 
üst :H. habilis, H. ergaster, H. erectusorta : H. antecessor - kadın erkek, H. heidelbergensis
alt :
H. neanderthalensis - kız, erkek, H. sapiens sapiens

İnsan türünün evrimi , zamanımızdan yaklaşık 3,5 milyon yıl önce başlamıştır. İnsan adını hak eden başlangıç noktası ise Homo cinsinin ortaya çıkması ile olmuştur. Çağdaş tipte homo sapiens altürünün ilk ırkı olan Cro-magnon İnsanı ise zamanımızdan 50 bin yıl önce ortaya çıkmıştır.

En uzak ata

Fosil kayıtlarından izlenebilen ve insanın atası olduğu düşünülen en uzak köken orman tabanında yaşayan yumuşakcalarla beslenen bir prosimiyen olduğu görüşü yaygındır. Bu canlı 70 milyon yıl önce orman tabanını bırakarak orman tavanına yani ağaçlara sıçrayan bir türdü. Uzmanlarca bu türe ağaçsivrifaresi denmiştir. 

Ağaçsivrifaresi yaklaşık 50 milyon yıl boyunca ağaçlarda yaşadığı sanılmaktadır. Bu süre sonunda bedeni irileşmiş, iskeleti dikilme yönünde gelişmiş, parmakları nesneleri güçlü bir şekilde kavrayacak şekilde gelişmiş, gözleri üç boyutl olarak görme olanağı verecek şekilde yanlardan önlere doğru kaymıştır 


İnsanın oluşumu

İnsan evrimi diye nitelendireceğimiz bölümde Homo sapiense kadar gelen türler ve özellikleri şöyledir:

ağaçlarda yaşayan plesiadabiformeler
  • 100 milyon yıl önce eteneli doğuran memeliler evrimleşmiştir.
  • 70 milyon yıl önce ağaç sivri faresi
  • 65 milyon yıl önce ağaçlarda yaşayan plesiadabiformeler
  • 55 milyon yıl önce, başparmağı öteki parmaklarının karşısına konuşlanabilen canlıların (adabiformeler) yeryüzünde görülmeye başlaması
  • 50 milyon yıl önce simiyenler
  • 40 milyon yıl önce göz çukurları öne kaymış olup üç boyutlu görebilen primatların (haplorhinler) ortaya çıkması
  • 30 milyon yıl önce antropoidler
  • 25 milyon yıl önce insanınkine benzer diş yapılı eski dünya maymunlarının (catharhinler) görünmeye başlaması


100 milyon yıl önce ortaya çıkan memeli sınıfı prosimiyenler ve antropoidler olarak çatallanıp iki primat takımına ayrıldığı düşünülmektedir. Antropoidler ise kuyruklu maymunlar ile kuyruksuz maymunlar olarak bölündüğü tahmin edilmektedir.

Hominidae (Büyük insansı maymunlar)

Hominoidlerin taksonomi ağacı

Hominidae, tarih öncesi insansı canlıları ve insanı kapsayan bilimsel aileye verilen addır.

Eski dünya kuyruksuz maymunlarından 7 – 7,5 milyon yıl önce soyu orangutan’a varacak olan pongidler cinsi ayrılmıştır

Ponginae
Homininae – insan türüne giden yol

Homininae

6 milyon yıl önce günümüzün goril şempaze cinslerini oluşturan atalar ayrılmıştır

Gorillini
Hominini – insan türüne giden yol

Hominini (İnsansılar)

Günümüzden 5 milyon yıl önce homininilerin yolu ayrılmıştır.

Panina
Hominina – insan türüne giden yol

Hominina (İki ayak üzerinde durabilen insansılar) 

4,5 milyon yıl önce iki ayağının üzerinde duran hominianlar ortaya çıkmıştır.

Ardipithecus
Australopithecus – Yakın hayvan atalarımızın kuzeni
Kenyanthropus
Orrorin
Paranthropus
Sahelanthropus
Ramapithecus – Yakın hayvan atamız. İnsanın bilinen en eski soyu ve ilk homo türlerinin ortak atası.
Homo

Homo (insan ve yakın akrabaları) 

Homo cinsi 3 milyon yıl önce hominianlardan ayrılmıştır.

Homo antecessor
Homo cepranensis
Homo erectus (Dik insan) – Homo habilisten türemiş uzak insan atası
Homo ergaster
Homo floresiensis
Homo georgicus (Gürcü insanı)
Homo habilis (Yetenekli insan) – Modern insanın(Homo Sapiens Sapiens), ilk uzak insan atası
Homo heidelbergensis
Homo neanderthalensis (Neandertal insanı)
Homo rhodesiensis
Homo rudolfensis
Homo sapiens – Yakın insan
Homo sapiens sapiens – Günümüz insanı

Fosil

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Git ve: kullan, ara
Dinozor fosili
Silüriyen Orthoceras fosili.

Fosil, havayla teması aniden kesildiği için korunabilmiş canlı kalıntılarına verilen genel addır. Kabuk, kemik, diş, tohum, yaprak gibi.

 

Fosilleşme şekilleri

  • Fosilleşme şu şekilde olabilir;

1- Canlı organizmanın kömürleşmesi

2- Canlı organizmaların sadece kemiklerinin kalması ya da izlerinin kayaçlar arasında oluşması

3- Buz kütleleri içinde canlının hiç bozulmadan kalması

4- Amber, reçine, doğarlar

5-mermer

En son çıkarılan fosiller

  • Araştırmacılar, 2006 yılında Antarktika'nın bir adasında 70 milyon yıl önce yaşamış bir bebek plesiyozorun kemiklerini gün ışığına çıkarmışlardır.
  • ABD'li paleoantropolog Tim White'ın bulduğu Ardipithecus ramidus, 4,4 milyon yıl önceye tarihlendirilmiştir. Aynı grubun bir alttürü sayılan ve yine Tim White'ın bulduğu Ardipithecus kadabba'nın yaşı ise 5,7 milyon yıl olarak saptanmıştır. Daha bulunan iki fosilden ilki 6 milyon yaşındaki Orrorin tugenensis, Kenya'da Tugen tepesinde; diğeri ise, yaklaşık 5-7 milyon yıl ile Fransız paleoantropolog Michel Brunet tarafından Çad'da bulunan Sahelanthropus tchadensis'te keşfedilmiştir. Bunlar, gösterdikleri genel özellikler açısından da "hominid" (çağdaş insan, fosil insan ve onların doğrudan ataları) sayılmaktadır.

ülkemizde bulunan fosiller Türkiye'nin fosil stoğu açısından zengin olduğu tahmin edilmektedir. 2006 yılının Temmuz ayında Kırıkkale'de jeolojik kazı yapan Türk bilim insanları, tarihin en büyük memeli hayvanlarından olan gergedana ait 25 milyon yıllık fosiller bulmuşlardır. Kırıkkale'nin Delice ilçesi yakınında çalışan Maden Tetkik Arama (MTA), Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi ve Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Jeoloji Bölümü uzmanlarından oluşan bir ekip, anne, baba ve altı aylık bir yavruya ait gergedan fosillerine ulaşmıştır.

  • Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesindeki bir kum ocağında, paleontolojik çağa ait olduğu sanılan fosil bulundu.11 kilo ağırlığında ve 30-35 santimetre uzunluğundaki kemiğin ilik bölümüne bir insan eli rahatlıkla girebiliyor. Kemiğin mamut veya dinazor gibi dev cüsseli bir hayvanın ayak veya toynak kemiğine ait bir parça olduğunu tahmin ediliyor.
  • Kastamonu'da 65-70 milyon yıllık 17.5 metre büyüklüğünde mosasaur fosiline rastlanmıştı.
  • Anadolu'da bulunmuş en eski fosiller Orta Miyosen'e, yani 14 milyon yıl öncesine tarihlenmektedir. Hominoid, ilk olarak Batı Anadolu'da Paşalar kazısında ortaya çıkıyor. Orta Anadolu'da da Çandır'da tür olarak Grifopithecus alpani tanımlanıyor
  • AnkaraKızılcahamam yakınlarındaki Sinaptepe'de Prof. Dr. Fikret Ozansoy, hominoid evrimine ilişkin ilk fosilleri bulmuştur. Adını 1957 yılında, Ankarapithecus meteai koyduğu bu fosil, daha sonra 'Ankara maymunu' şeklinde de tanınmıştır.

Michael J. Behe’den Ortak Atadan Türeme Üzerine

Michael J. Behe’nin, son kitabı olan The Edge of Evolution’da ortak atadan türemeyle ilgili yazdıkları yaratılışçılara ve akıllı tasarımın yaratılışçılığa yakın kanadına (ki maalesef kalabalık ve sesi çıkan kısmı bu kanatta bulunuyor)  adeta bir ders niteliğindedir:

Bir yazarın başka bir yazarın bir kelimenin yazımında yaptığı alışılmadık bir yazımda hatasının aynısı yapmasında intihal iddiasının sağlamlaşması gibi iki farklı nesil, keyfi bir genetik kaza gibi gözüken birşeyi paylaştıklarında da ortak köken görüşü ikna edici hale gelir. Bu tür bir delil insan ve şempanze genomlarında görülür. Örneğin, insanlar ve şempanzeler diğer memelilerde C vitaminine yardımcı olan bir genin bozulmuş kopyalarını taşırlar. Bunun sonucunda ne insanlar ne de şempanzeler C vitamini yapabilirler. Eğer iki türün atası bu mutasyonu taşıyorsa ve onu soyundan gelen iki türe aktardıysa bu, durumu temiz bir şekilde açıklayacaktır.
İnsanlar ile diğer primatların ortak bir atayı paylaştıklarına dair daha ikna edici delil, sadece çalışan değil aynı zamanda bozulmuş hemoglobin genlerinden gelir. İnsan DNA’sında, iki gama geni ile doğumdan sonra çalışan bir genin arasında bozuk bir gen (buna “sözde gen” denir) vardır. Bu gen, bir beta zinciri için çalışan bir geni yakın şekilde andırsa da dilizimindeki özellikler nedeniyle başarılı bir şekilde protein kodlaması yapamaz.
Şempanze DNA’sı aynı pozsiyonda çok benzer bir sözde gene sahiptir. İnsan sözde geninin başlarında, genin deaktive olmasına neden olan iki tane belirli nükleotid değişikliği vardır. Şempanze sözde geninde de tam olarak aynı değişiklik vardır. İnsan sözde geninin biraz ilerilerinde bir yerde belirli bir harf eksiktir, burada eksilme mutasyonu olmuştur. Teknik deneylerden dolayı bu silinme, geri alınamaz şekilde genin kodlamasını karıştırmıştır. Tam da aynı harf şempanze geninde de bulunmamaktadır. İnsan sözde geninin sonlarına doğru bir harf daha kayıptır. Bu harf şempanze sözde geninde de kayıptır.
İnsan ve şempanze DNA’larındaki aynı genlerdeki aynı pozisyonlarda aynı hatalar. Eğer bir ortak ata ilk olarak bu mutasyonel hatalara sahip olup sonrasında bu iki modern türün doğuşuna neden olduysa, bu durum bu iki türün neden bu hatalara sahip olduğunu açıklayacaktır. Şempanzeler ile insanların ortak ataya sahip olduğu görüşüne daha kuvvetli nasıl bir delil olabileceğini hayal etmesi zor.
Sözden genlerde elde edilen bu kuvvetli delil insanların atasından çok ötesine işaret etmektedir. Geriye kalan birkaç bilmeceye rağmen Darwin’in, Dünya üzerindeki tüm canlıların biyolojik akrabalar olduğuna yönelik tespitinin doğruluğundan şüphe etmek için hiçbir sebep yok. (Michael J. Behe, The Edge of Evolution, s. 70-71)

Sanırım M. Behe herşeyi gayet açık bir şekilde ortaya koymuş. Bunun üzerine ortak atadan türemeyle ilgili yorum yapmayı gereksiz görüyorum. Sadece ufak bir noktaya açıklık getirmek isterim. Behe’nin evrim teorisini genel kabul gördüğü şekliyle desteklediğini iddia etmiyorum. Behe, elbette evrimin tamamen doğal nedenlerle, bilinçli bir tasarımcının tasarımı olmadan gerçekleşebileceğini kabul etmiyor. Benim burada göstermeye çalıştığım şey, ortak atadan türeme gibi su götürmez delillerle desteklenen, üzerinde tartışılması bile absürt olacak bilimsel gerçeklerin bazı insanlar tarafından hem de bilimsellik kisvesi altında saldırıya uğruyor olması ve bilimsellikle uzaktan yakından ilgisi olmayan, dürüstlükten uzak yöntemlerle eleştiriliyor olmasıdır. Eğer gerçekleri biraz olsun önemseyen, dürüst, samimi biriyseniz bu tip bilimsel gerçekleri hedef alanlara karşı tavrınızı ortaya koymaktan çekinmeyin. Gerçekleri savunmakla nahai olarak hiçbir şey kaybetmezsiniz.

 

http://fikirsel.ipbfree.com/uploads/ipbfree.com/fikirsel/post-3-1196267269.jpg

http://www.talkorigins.org/faqs/homs/specimen.html

user posted
image
 
Ahounta Djimdoumalbaye tarafından 2001 yılında Chad'da güney sahra çölünde bulundu Tahmini yaşı 6- 7 miyon yıldır.Fosil kafası tüm olarak bulunmuştur.Küçük bir beyin kapasitesine sahiptir.Beyin hacmi 320-380 cc civarındadır.Çıkık kaş üzeri kemikleri,küçük beyin çapı,küçük köpek dişleri ilkel,kuyruksuz maymun ailesinin özelliklerini gösteriyor.

Bu özellikleri daha sonraki insansıların özelliklerine benziyor.

İki ayak üzerinde dik yürüyüp yürümediği bilinmiyor.Çünkü sadece kafatasına ait fosil bulunmuş.İskeleti yok.

Bu türün insan ve şempanzelerin ortak atası olduğu düşünülüyor.

Daha fazla bilgi için:

http://news.bbc.co.uk/2/hi/science/nature/2313695.stm

http://img158.imageshack.us/img158/1076/post71172512875lq1.jpg

Resmi buyutmek için: http://img158.imageshack.us/img158/1076/post71172512875lq1.jpg

 

user posted
image

Bu günkü aslanın atalarından birisi....

http://news.nationalgeographic.com/news/bi...os/6236316.html

 

user posted
image

Tiktaalik: The "Fishapod"

user posted image

Archaeopteryx: The First Bird

user posted image

Amphistium: The Halfway Flatfish


user posted image

Ambulocetus: The Walking Whale

user posted image

Homo Ergaster: The "Turkana Boy" Species

user posted image

Hyracotherium/Eohippus: The Dawn Horse


user posted image

Thrinaxodon: The Emerging Mammal
http://news.nationalgeographic.com/news/20...tion/index.html


 

Sahelanthropus Tchadensis
İnsan evrimi ile ilgili bilgilerimiz yeni fosil kayıtların bulunması ve tanımlanması ile her geçen yıl hızla değişmektedir. 30 yıl öncesine kadar insanlar ile büyük kuyruksuz maymunların yaklaşık 16-20 milyon yıl önce ortak bir atadan ayrıldıkları kabul edilmekte idi. Ayrı bir evrimsel dal oluşturan insan türlerinin, her biri bir önceki zamanda var olandan evrilen bir kaç türden oluştuğu kabul görmekte idi. Günümüzdeki durum ise çok farklıdır. Yeni fosil bulgular ve detaylı moleküler analizler insanlar ile şempanzelerin yaklaşık 7 milyon yıl önce ayrıldığını ve insan soyunun düz bir çizgiden çok ,aynı zaman diliminde yaşamış olan, birden çok türün türün oluşturduğu çok dallı bir ağaca benzediğini ortaya koymuştur.



2000 ÖNCESİ İNSAN EVRİMİ


İnsan evrimi ile ilgili fikirlerimizin nasıl değiştiğini anlayabilmek için konuyla ilgili 1990’larda kabul gören genel duruma, Ackermann ve Smith 2007’de verildiği şekliyle, bir göz atalım. 1990’larda bütün homininler (1) “australopithecine” olarak adlandırılmakta idi. Homininler basitçe 2 genel gruba ayrılabilen 5 türden oluşmakta idiler. Çiğneme işlevi gören vücut parçalarının yapısına göre ayrılan bu gruplardan daha kaba olanları doğu Afrika'da yaşamış olan Australopithecus aethiopicus ve A. boisei ile Güney Afrikada yaşamış olan A. robustus’tan oluşmakta idi. Bu soyun yaklaşık olarak 2.5 milyon yıl önce ortaya çıktığı ve Homo genusunun ilkin üyeleri ile beraber yaşadıkları ve yaklaşık 1 milyon yıl önce ortadan kalktıkları büyük oranda kabul görmektedir. Diğer grup ise Güney Afrika'da yaşamış olan Australopithecus africanus ve Doğu Afrika'da yaşamış olan A. aferensis’ten oluşmakta idi. Doğu Afrika'da bulunmuş olan A. aferensis yaklaşık 3.6 milyon yıldan 2.9 milyon yıl öncesine kadar yaşamış olup daha sonra yerini Güney Afrika'da yaşamış olan A. africanus’a bıraktığı öngörülür. Bu türün, yani A. africanus’un, 2.5 milyon yıl önce ortaya çıktığı kabul görsede, yok olmadan önce ne kadar süre yaşadığı bilinmemektedir. Bu iki tür (A. aferensis ile A. africanus) arasındaki ilişki tam olarak bilinmesede bu iki türden birinin Homoların atası olduğu yaygın oranda kabul görmektedir.


Günümüzde kaba formların, özgün besin adaptasyonlarına dayanarak, diğerlerinden belirgin bir biçimde ayrıldığı kabul edilir ve bu yüzden bu türlerin hepsi evrimsel olarak ortadan kalkmış bir yan dal olan Paranthropus cinsi içerisine alınır. Buna dayanarak Australopithecus ve Paranthopus adlı iki gruptan oluşan ana gruba Australopith adı verilmiştir (Şekil 1, Lieberman 2001).

Şekil 1

Austrolopith'lerin zamansal ve coğrafi varyasyona rağmen bir takım ortak özellikleri vardır. Bütün homininler gibi iki ayak üstünde yürüler fakat buna rağmen bu ilkin türler tırmanma yetilerini tam olarak kaybetmemiş olup kıvrık parmak kemiklerine ve gorilla benzeri kürek kemiklerine sahiptirler (Alemseged et al., 2006). Beyin ve vücut büyüklükleri şempanze boyutunda olup (McHenry 1993) gelişimsel örüntüleri modern insana oranla modern bir şempanzeye daha yakındır. Yüzleri genellikle büyük ve çıkık çeneli (prognathik) olup zamanla ileriki formlarda düzleşmeye başlamıştır.

Bu oldukça basit yapı son zamanlardaki fosil ve genetik bulgular ışığında değişmiş olup aşağıda bu yeni bulguların hominin çeşitliliği ve homininlerin zamansal ve coğrafi dağılımlarıyla ilgili düşüncelerimizi nasıl değiştirdiği özetlenecektir.

2000 SONRASI İNSAN EVRİMİ

Günümüzde hominin soyuna ait olduğu bilinen ve Miyosenin sonunda Afrikada yaşamış olduğu düşünülen 3 hominoid (2) bilinir: Kenyanın Baringo bölgesinden Orrorin tugenensis (Senut et al., 2001), Chad’dan Sahelanthropus tchadensis (Brunet et al., 2002; Brunet et al., 2005) ve Etiyopya’daki orta Awash’tan Ardipithecus kadabba (Haile-Selassie, 2001; Haile-Selassie, Suwa and White 2004). Bu türler bir birlerinden coğrafi olarak doğudan batıya 2500 km ve kuzeyden güneye 1000 km uzaklık ile ayrılmaktadır. İlişkili faunal kalıntılar Sahelanthropus’un ormanlık, savan, otlak-çayır ve sucul habitatlardan oluşan ve çöl habitlarının yakınında bulunan karışık bir çevrede yaşamakta olduğunu gösterir (Vignaud et al., 2002). Orrorin’in bulunduğu çevrenin ise açık ormanlık alanlar ile su kenarları şeklinde olduğu düşünülmektedir (Pickford and Senut 2001). Buna zıt olarak Ar. kadabba’nın ise daha ormanlık alanlarda yaşadığı tahmin edilmektedir (WoldeGabriel et al., 2001).

Fosil kalıntılar incelendiğinde her üç türün de iki ayak üstünde yürüdüğü, bunların insan soyu ile akraba olduğunu kanıtlar niteliktedir. İki ayak üstünde yürümeye dair kanıt O. tugenensis’te doğrudan olup iki proximal kalça kemiğinın varlığı şeklindedir (Pickford et al., 2002). S. tchadensis için elimizde hemen hemen kafatasının tamamı bulunmaktadır ve iki ayak üstünde yürüdüğü bilgisi kafatasının alt bölümünün iki ayak üstünde yürüyen canlılardaki gibi olduğu verisine dayanır (Guy et al., 2005). Ar. kadabba’nın iki ayak üstünde yürüdüğü savı ise proximal ayak parmaklarının daha sonradan ortaya çıkan A. aferensis’e benzemesinden ileri gelir (Haile-Selassie, 2001).

Yukarıdaki özet bir şeyi açıkça ortaya koyar; ilkin homininler oldukça farklı ve çeşitli formlardan oluşmaktaydı. Bunun yanında bu ilkin formların hemen hemen hepsi mozaik karakterlere sahiptiler. Örneğin Ardipithecus kadabba’nın diş yapısına baktığımızda hem ilkel hem de türemiş (modern) morfolojik karakterlere sahip oldukları görülmektedir (Haile-Selassi, 2001). Örneğin Ar. kadabba, Ar. ramidus’a oranla daha ince diş minelerine ve ilkel azı diş morfolojisine (ilkel karakterler) sahip iken köpek dişlerinin yapısı daha sonraki homininlere benzemektedir (türemiş karakter). Benzer bir şekilde Sahelanthropus’daki mozaik yapı, küçük beyin (ilkel karakter) ile türemiş karakterler olan küçük köpek dişleri ve orta diş kalınlığı gibi karakterlerin bir arada bulunmasından ileri gelir (Brunet et al., 2002). Sahelanthropus’da gözlemlenen ilkel şempanze benzeri neurocranium (kafatasının beyni içine alan kısmı) bu kadar geçmiş bir zamanda yaşamış bir canlı için beklenen bir durum olsa da daha gelişmiş (Homo-benzeri?) yüzün görülmesi beklenmeyen bir durumur (Guy et al., 2005). Bir başka örnek ise Orrorin’den verilebilir. Orrorin, büyük azı dişlere ve büyük vücuda sahip austrolopithlerden, küçük azı dişlere ve küçük vücuda sahip olduğu için farklılık gösterir. Bütün bunlara dayanarak Wood (2002) ileride, geçmiş zamanlara ait, bulunacak hominin fosillerinin daha önceden görülmemiş hominid, şempanze ve özgül karakterlerin karışımından oluşan mozaik yapılarda olacağını öne sürmüştür.

Bu mozaik yapının ortaya koyduğu en çarpıcı nokta, 6 ile 1 milyon yıl öncesine dayanan yakın akraba türlere ait fosil örneklerinin, türler arası morfolojik farklılaşmanın ve çeşitliliğin yüksek olduğu bir dönemden alındığını göstermesidir. Bütün bu bulgular bilim adamlarını ilkin homininlerin ortamda bulunan boş nişleri doldurmak için morfolojik farklılaşma ile sonuçlanan hızlı bir uyarlanımsal açılıma uğradığı (adaptif radiation) sonucuna götürmektedir (Begun 2004). Bu uyarlanımsal açılım sonucunda bugün gördüğümüz farklı formların ayrı türler mi yoksa tür içi varyasyonun bir parçası mı olduğu ise tam olarak bilinmemektedir (Ackermann and Smith 2007). Yaşayan primatlar ile ilgili bilgilerimize baktığımızda, kaynak (özellikle besin) kullanımından ileri gelen niş farklılaşmasının bu türlü bir çeşitlenmeye yol açabileceği görülmektedir. İlkin homininler ile ilgili bu gibi konuları açığa çıkarabilecek çalışmalar daha yeni yeni yapılmakla beraber Paranthropus grubunda görülen yüksek çeşitlenmenin besinle ilişkili olması bu olasılığı kuvvetlendirmektedir (Ackermann and Smith 2007).

Bu bilgilerimize rağmen Sahelanthropus, Orrorin ve Ardipithecus’tan oluşan bu yeni fosil örnekler arasındaki ve bunların daha sonradan gelen Austrolopithler ile olan filogenetik (akrabalık) ilişkileri tam olarak bilinmemektedir (Ackermann and Smith 2007). Bunun bir çok nedeni olmakla beraber belki de en önemli neden hominin soylarını ayırt etmede kullanılan karakterlerin hangilerinin ilkel, hangilerinin ise türemiş olduğunun tam olarak bilinmemesinden ileri gelmektedir (Pilbeam and Young 2004). Bunun en büyük nedeni homonin soylarının şempanze ile ayrılma dönemine denk gelen 6 – 8 milyon yıl öncesindeki miyosen döneminden günümüze kadar kalan ilkin insansı maymunlara (şempanze ve benzerlerine) ait fosillerin eksikliğidir (Ackermann and Smith 2007). Dolayısıyla hangi karakterin hominin soylarına özgü (türemiş) hangilerinin ise diğer insansı maymunlara özgü (ilkel) olduğu tam olarak ortaya konamamaktadır (Pilbeam and Young 2004). Tam bir filogeninin oluşturulamamasında bir başka etmen ise özellikle 5 – 7 milyon yıl öncesine ait hominin fosillerinin sayıca az olmasından kaynaklanır. Böylece hangi farklılıkların tür içi varyasyonu temsil ettiği, hangi varyasyonların ise türler arası varyasyonu temsil ettiğini söylemek zorlaşmaktadır (Ackermann and Smith 2007).

Özetle, 5-8 milyon yıl öncesine dair fosil örneklerinde görülen bu yüksek morfolojik varyasyon, insan evriminde, özellikle şempanze-hominin ayrımına yakın dönemlerde, birçok dallanmanın olmuş olduğunu gösterir (Şekil 2). Bu döneme ait fossillerin ve bu dönemde yaşamış olan homininlerin geniş ve farklı çevre yapılarına sahip bir coğrafyaya dağılmış olması aslında görülen bu yüksek morfolojik varyasyonu beklenir kılmaktadır. Günümüzde insanlar, insanların yakın akrabaları ve geçmişte yaşamış ataları ile yapılan çalışmalar insanların özellikle iskelet ve diş anatomilerinde ontogenik, eşeysel ve coğrafyaya bağlı yüksek varyasyon gösterdiğini ortaya koymuştur. Dolayısıyla günümüzde bir çok bilim insanı, ilkin homininlerin sahip olduğu yüksek morfolojik varyasyonun ve mozaik yapının, farklı coğrafyalara ve habitatlara dağılmış olan homininlerin uyarlanımsal açılım ile sonuçlanan bir evrimsel sürecin sonucunda ortaya çıktığını öne sürmüşlerdir (Begun 2004).

Şekil 2


İşin ilginç yanı son yıllarda insan ile şempanze genomlarının karşılaştırılması sonucunda elde edilen moleküler verilerin aynen fosil verilerinde olduğu gibi insan evriminin daha önceden düşünülenden çok daha karmaşık olduğunu ve şeçilimsel faktörlerin (uyarlanımsal açılım gibi) önemli rol oynadığı süreçler içerdiğini göstermektedir.


GENETİK VERİ

İnsan evrimi üzerine günümüze kadar yapılan moleküler çalışmalara baktığımızda insanlar ile şempanzerlerin 5 - 8 milyon yıl önce ortak bir atadan farklılaştığı belirtilmekteydi. Fakat son bir iki yılda yapılan çalışmalar bu senaryoyu bir miktar değiştirmiştir. Kumar ve arkadaşları (2005) protein kodlayan 167 nükleer gen bölgesine dayanan çalışmaları sonucunda insanın ataları ile şempanzenin ayrımının 4.5 – 7.1 milyon yıl önce olduğunu ortaya koymuştur. Bu çalışmayı takiben, insanın ataları ile şempanzeler arasındaki farklılaşmanın zamanını daha net ortaya koyabilmek için Patterson ve arkadaşları (2006) insan, şempanze, orangutan, makak ve gorilla’lardan elde edilen genom verisini kullanarak yeni bir tahmine gitmiştir. Araştırmanın sonucunda insanın atalarının şempanzelerden en fazla 6.3 milyon yıl önce ayrılmış olabileceğini ve hatta muhtemel ayrılma zamanının 5.4 milyon yıl önceye daha yakın olduğunu ortaya koymuştur. Bu sonuç 6 – 7 milyon yıl öncesinde yaşamış olan yeni hominin fosil bulguları ile ilk başta çelişiyormuş gibi görünsede aynı çalışma insanın ataları ile şempanze arasındaki ayrılma zamanının, karşılaştırılan farklı genomik bölgelere göre, ortalama 4 milyon yıldan fazla bir düzeyde varyasyon gösterdiği ortaya koymuştur. Buna ek olarak aynı çalışma insan ve şempanze'lerdeki X kromozomlarının diğer bütün bölgelere oranla çok daha benzer olduğunu ve bu kromozomun diğer bütün bölgelerden yaklaşık 1.2 milyon yıl sonra türlere özgülleştiğini ortaya koymuştur. Bunun yanında hem şempanze hem de insanlardaki X kromozomunun geçmiş zamanlarda yüksek oranda şeçilime maruz kaldığı ortaya konmuştur.

Veride görülen bu garipliği açıklamak için araştırmacılar, ilkin şempanze insan ayrılmasından sonra, belirli bir süre boyunca şempanzeler ile insanların atalarının hibritleştiğini ve yaklaşık 6.3 milyon yıl önce bu farklışmanın tamamlandığını öne sürmüşlerdir. Bu hibritleşme insan ve şempanze genomlarındaki farklı bölgeler arasındaki farklılaşma süreleri arasında görülen ortalama 4 milyon yıla varan farkı açıklayabilir: bazı lokuslarda insan ve şempanze soyları ilkin ayrılmayı belirten farklılaşma oranları gösterirken bazı bölgeler geçmiş dönemlerdeki hibritleşmelerden dolayı daha düşük oranda farklılaşma gösteririler. Dahada önemlisi hibritleşme insan ile şempanzeler arasında, X kromozomunda görülen düşük farklılaşma oranını da açıklayabilir. İki farklı tür arasındaki hibritlerin (verimli döllerin) oluşabilmesi için X kromozomlarının bir birleri ile uyumlu olması şarttır. İki farklılaşmış populasyon arasında gen akışı gerçekleşiyor ise oluşan düşük uyumlu hibritleri ortadan kaldırabilmek içim X kromozomunda farklışmaya yol açacak güçlü bir şeçilimin olacağı açıktır. Şempanze ve insanlardaki X kromozomlarının bu şekilde kuvvetli bir şeçilim etkisi altında kaldığı Patterson 2006 da açıkca ortaya konmuştur.

Genetik verilerin ortaya koyduğu şempanze ile insan arasında ilkin ayrılmadan sonra gerçekleşen bu hibridizasyon aynı zamanda ilkin hominin fosil verilerinde (Sahelanthropus, Orrorin ve Ardipithecus) görülen mozaik karakterleri (hem daha ileri insansı karakterleri hem de şempanzelere özgün karakterleri) açıklayabildiği gibi neden Sahelanthropus gibi, hominin türleşmesinden önce var olan bir hayvanın homininlere özgü karakterlere sahip olduğunu da açıklayabilir.

Şempanzeler ile homininlerin ilkin farklılaşmadan sonra hibritleştikleri olgusuna bütün bilim insanları henüz ikna olmuş olmasa da yapılan başka moleküler çalışmalar da insanın ataları ile şempanzeler arasında gen aktarımı olduğunu doğrulamaktadır (Innan and Watanabe 2006).

SONUÇ

Toparlamak gerekirse yaklaşık 7 milyon yıl önce yaşamış olmasına rağmen Sahelanthropus tchadensis’in hem şempanze benzeri ilkel karakterlere hem de daha ileri hominid türlere benzer türemiş karakterlere sahip olmasından dolayı insan evrimi ile ligili teorilerin çökmüş olduğu savı tamamen geçersizdir. Sahelanthropus tchadensis ve benzeri mozaik karakterlere sahip başka homininlerin 6-8 milyon yıl önce Afrika'da yaşamış olduğu, hem son dönemlerde yapılan moleküler çalışmalar ile büyük oranda örtüşmekte hem de moleküler verilerde görülen şempanzeler ile insanın atalarının tam farklılaşma gerçekleşmeden önce hibritleştikleri savını kuvvetlendirmektedir. Bunun yanında moleküler veri aynı zamanda bize insan evriminin 1990'ların sonuna kadar düşünüldüğü gibi basit değil aksibe seçilim gibi oldukça karmaşık evrimsel süreçlerin etkisi altında gerçekleşmiş olabileceğini göstermektedir. Sahelanthropus tchadensis ve benzeri ilkin homininlerin fosillerinde görülen yüksek morfolojik ve coğrafi varyasyon, uyarlanımsal açılım gibi son derece önemli bir evrimsel sürece işaret ettiği için bu yönden de insan evrimi ile ilgili son hipotezleri desteklemektedir.



Resim Eki
Resim Eki

 
 
   
Bugün 22 ziyaretçi (28 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol