evrim-olgusu
 
  ANA SAYFA
  VİDEOLAR:
  => Teori
  => Ara Form
  => Tür Kavramı
  => National Geographic
  => Yanılgılar ve Gerçekler
  => Dünyanın Evrimi
  => Gözün Evrimi
  => Balinaların Evrimi
  => Charles Darwin Ve Yaşam Ağacı
  EVRİM DERSLERİ
  Evrim Sempozyumu
  Harun Yahya Sacmalıkları:
Yanılgılar ve Gerçekler

EVRİM TEORİSİ- YANILGILAR VE GERÇEKLER

Evrim Teorisi Karşıtı 10 İddia ve Cevapları

Evrim Teorisi: Gerçekler - Bölüm 1 - Yaradılışçıların İddialarına Cevaplar

Evrim Teorisi: Gerçekler - Bölüm 2 - Zaman Kavramı ve Büyük Sayılar

Evrim Teorisi: Gerçekler - Bölüm 3 - Yaradılış Neden Okullarda Öğretilmemelidir?

Evrim Teorisi: Gerçekler - Bölüm 4 - Hayatın Başlangıcı ve Abiyogenez Teorisi

 

Birkaç evrim karşıtı iddianın cevapları

İddia 1: “Evrimcilerin insan ile maymun arasındaki genetik benzerlik konusunda kullandıkları bir diğer örnek ise insanda 46, şempanze ve gorillerde ise 48 kromozom bulunmasıdır. Evrimciler, kromozom sayılarının yakınlığını evrimsel bir ilişkinin göstergesi sayarlar. Oysa eğer evrimcilerin kullandığı bu mantık doğru olsaydı, insanın şempanze kadar yakın bir akrabası daha olması gerekirdi: Patates. Çünkü patatesin kromozom sayısı maymununkiyle aynıdır: 48″

Bu iddiayı kullananlar:

1. Elif Kıral, Zafer Bilim Araştırma Dergisi, http://www.zaferdergisi.com/article/?makale=1933
2. Harun Yahya, http://www.harunyahya.org/Makaleler/genom.html

Cevap: İlk olarak şunu belirtmek isterim ki elbette sadece kromozom sayısına bakarak canlılar arasında akrabalık olduğu sonucuna varılamaz. Daha sonra konuya girelim. Normalde kromozonların uçlarında telomer denilen yapılar vardır. Fakat yapılan araştırmalarda insanlardaki 2 numaralı kromozomun ortasında bir yerlerde telomer olduğu görülmüştür. Bu da insanlardaki 2 numaralı kromozomun iki kromozomun birleşmesiyle oluştuğunu göstermektedir. Yani insandaki kromozom 2, şempanzelerin 2A ve 2B kromozomlarının birleşimidir (1).

Ama kromozom sayısının da hiçbir anlamı yok diyemeyiz. Mesela insanda 46 krmozom varken şempanzede 146 kromozom olsaydı böyle bir akrabalıktan bahsetmek mümkün olmazdı diye tahmin ediyorum. Ama insandaki 2 numaralı kromozomun iki kromozomun birleşmesiyle oluştuğunun bilinmesi bu akrabalık tezini desteklemektedir.

%98-99′luk benzerlik kromozom sayısına bakarak değil, genom üzerinde teker teker nükleotidler incelenerek yapılan uzun araştırmalar sonucunda varılıyor. Yani patatesin veya moli balığının kromozom sayısının konuyla hiçbir ilgisi yok. Önemli olan genom içindeki genetik bilgidir. Şempanzeler ile insanlardaki benzerlik genetik bilgidedir.

İnsanlar ile büyük kuyruksuz maymunların ortak atadan evrimleştiği düşünülmektedir. Büyük kuruksuz maymunlar ailesine goriller, orangutanlar, şempanzeler ve insanlar girer. Bunların hepsinin ortak bir atadan evrimleştiği düşünülür. Bunlar içinde de insanlar ile şempanzeler en yakın akrabalardır. Bu türler arasındaki akrabalığı hem fizyolojik hem de genetik benzerliklerinden anlayabiliyoruz. İnsan genomu ile şempanze genomu çok büyük (kaba olarak %98-99 civarında) benzerlikler göstermektedir (2).

1. IJdo JW, Baldini A, Ward DC, Reeders ST, Wells RA, Origin of human chromosome 2: an ancestral telomere-telomere fusion. Proc Natl Acad Sci U S A 1991 Oct 15;88(20):9051-5
2. Chimpanzee Sequencing and Analysis Consortium (2005).
Initial sequence of the chimpanzee genome and comparison with the human genome. Nature 437: 69-87. (1 September 2005)

İddia 2: “Mutasyonlar küçük, rastgele, zararlı ve yıkıcıdırlar. Çok ender olarak meydana gelirler ve en iyi ihtimalle etkisizdirler. Hiçbir yararlı veya yapıcı mutasyon olmamıştır ve olamaz. Bana bir tek mutasyon gösterki yapıcı olsun yıkıcı değil.”

Bu iddiayı kullananlar:

1. Cavit Yalçın, http://www.cavityalcin.com/cuma_yazilari_68.html
2. Bilim Araştırma Vakfı (BAV), http://www.bilimarastirmavakfi.org/imza_kampanyasi_ek1.html
3. Harun Yahya, http://www.darwinizminsonu.com/mekanizmalar06.html

Cevap: Sadece bir tane değil birçok örnek vereceğim buna. Hem örneği hem de bilimsel kaynağını da vereceğim.

1. Mutasyon sonucu naylonu parçalama özelliği kazanan bakteri (1).
2. Mutasyon sonucu HIV enfeksiyonlarına ve AIDS’e karşı direnç kazanan insanlar (2,3).
3. İnsan kemiklerinin daha sağlam olmasına sebep olan mutasyon (4).
4. İnsanların kalp hastalıklarına karşı daha dirençli olasını sağlayan mutasyon (5).
5. Tek hücreli yaşamdaki yeşil algin çok hücreli yaşama geçmesine sebep olan mutasyon (6).

Aslında daha da fazla örnek verilebilir ama buna gerek olduğunu sanmıyorum. Sen zaten bir tane yeterli demiştin. Gördüğün gibi yararlı mutasyonlar vardır. Zaten bu argüman da AiG’nin yaratılışçılara kullanmamalarını önerdikleri argümanlar içinde bulunmaktadır. Yani kısacası mutasyonların hepsinin zararlı olduğu kötü bir yalandan başka birşey değildir.

1. Prijambada, I. D., S. Negoro, T. Yomo and I. Urabe. 1995. Emergence of nylon oligomer degradation enzymes in Pseudomonas aeruginosa PAO through experimental evolution. Applied and Environmental Microbiology 61(5): 2020-2022.
2. Dean, M. et al. 1996. Genetic restriction of HIV-1 infection and progression to AIDS by a deletion allele of the CKR5 structural gene. Science 273: 1856-1862.
3. Sullivan, Amy D., Janis Wigginton and Denise Kirschner. 2001. The coreceptor mutation CCR5-delta-32 influences the dynamics of HIV epidemics and is selected for by HIV. Proceedings of the National Academy of Science USA 98: 10214-10219.
4. Boyden, Ann M., Junhao Mao, Joseph Belsky, Lyle Mitzner, Anita Farhi, Mary A. Mitnick, Dianqing Wu, Karl Insogna, and Richard P. Lifton. 2002. High bone density due to a mutation in LDL-receptor-related protein 5. New England Journal of Medicine 346: 1513-1521, May 16, 2002. http://content.nejm.org/cgi/content/short/346/20/1513
6. Long, Patricia. 1994. A town with a golden gene. Health 8(1) (Jan/Feb.): 60-66.
7. Boraas, M. E., D. B. Seale, and J. E. Boxhorn. 1998. Phagotrophy by a flagellate selects for colonial prey: A possible origin of multicellularity. Evolutionary Ecology 12: 153-164.

İddia 3: “Darwin dediğiniz adamın Türkler hakkında neler yazdığını biliyor musunuz? Darwin bir mektubunda şöyle demiş: ‘Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde Türk barbarlığına karşı galip gelmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, bu tür aşağı ırkların çoğunun medenileşmiş yüksek ırklar tarafından elimine edileceğini (yok edileceğini) görüyorum.’”

Bu iddiayı kullananlar:

1. Bilim Araştırma Vakfı (BAV), http://www.bilimarastirmavakfi.org/evrim/evrimteorikisatarih_2.html
2. Harun Yahya, http://www.harunyahya.org/evrim/hy_Turk_Dusmanligi/dtd4.html
3. Ahmet Demir, http://www.ahmetdemir.com/m41.html
4. Cavit Yalçın, http://www.cavityalcin.com/dunya_siyaseti_09.html

Cevap: Bu metkupta geçen yazının orijinali şöyle:

The more civilised so-called Caucasian races have beaten the Turkish hollow in the struggle for existence. Looking to the world at no very distant date, what an endless number of the lower races will have been eliminated by the higher civilized races throughout the world.

Kaynak: Buraya tıklayın (F. Darwin, ed., The Life and Letters of Charles Darwin. New York, D. Appleton & Co., 1905.)

Ateist forumdan Hacı’nın (kendisi uzun yıllardır Amerika’da yaşıyor onun için İngilizce konusundaki yetkinliği göz önüne alınarak çevirisine güvenilebilir) çevirisi şöyle:

Kafkasyalı (beyaz ırk) denen daha medeni ırklar yaşam mücadelesinde Türk yalanını (abartısını) yenmişlerdir. Dünyanın pek uzak olmayan bir tarihte geleceğine bakarsak, sayısız aşağı ırkların üstün uygar ırklar tarafından yok edileceğini görürüz.

Görüldüğü ortada barbarlıktan falan bahsetmiyor. Orda kullanılan “hollow” kelimesinin barbarlıkla falan ilgisi yoktur. İstediğiniz sözlükten “hallow” kelimesinin anlamına bakabilirsiniz. Harun Yahya burda kasıtlı olarak çeviri üzerinde manipülasyon yapıyorve okuyucularını yanıltıyor.

Ayrıca sadece avrupalılar medenidir de demiyor sadece “daha medenidir” diyor ki bunda da söylediği zamana bakarsak haksız sayılmaz. Hatta rahatlıkla bunun bugün için de geçerli olduğunu söyleyebilirim.

Güncelleme (21.04.2007): Oulker rumuzlu bir katılımcı bu konuda önemli bir katkı yaptı. “Hollow” kelimesinin tercümesiyle ilgili bizim de hata yaptığımızı gösterdi. Kendisine bu katkısından dolayı teşekkür ediyorum ve bu konuda yazdıklarını direk olarak aktarıyor:

Davinci bey,

Darwin’in Türkler ile alakalı söylediği sözlerle alakalı Hacı’nın çevirisi de doğru değil. Bu cümlenin yanlış tercümesi hollow’un ayrı bir kelime olduğunun sanılması. Oysaki oradaki “hollow” beat hollow deyiminin bir parçası.

Beat someone hollow’un anlamı İngilizce de “vanguish completely” demektir. Yani Türkçesiyle hezimete uğratmak diyebiliriz. Hollow’da wholly’nin bozulmuş şeklidir. Birkaç sözlük sitesine bakılırsa zaten beat hollow’un anlamı anlaşılacaktır.

Örneğin bu Oxford’dan hollow

Hatta aşağıdaki bir kaç site Darwin’in bu cümlesini beat hollow için örnek cümle olarak veriyor.
http://everything2.com/index.pl?node=hollow
http://machaut.uchicago.edu/CGI-BIN/WEBSTER.sh?word=Hollow

Bu düzeltmenin, HY’nin çevirisinin daha da mantıksız, ilgisiz ve gerçekle alâkasız görünmesini sağlaması açısından oldukça önemli olduğunu düşünüyorum.

İddia 4: “Evrimci bilimadamları evrim teorisini sahtekârlıklarla ayak tutmaya çalışmaktadır. Birçok sahte fosil oluşturulmuş ve bunlar evrim teorisi kanıtlamak için kullanılmıştır. Piltdown adamı, Nebraska adamı, Archaeoraptor gibi…”

Cevap: Tek gerçek sahtekârlık 1912′de Charles Dawson’ın orataya çıkardığı ve Piltdown adamı olarak adlandırılan sahte fosildir. Bu sahtekârlık 1953 yılında bilim adamlarının incelemeleriyle ortaya çıkarılmıştır. Tabiki bunun bu kadar uzun sürmüş olması bilim adına güzel bir örnek değildir. Ama bu sahtekârlığın ortaya çıkarılması ilerki yıllarda ortaya çıkan yeni teknolojik gelişmelerle mümkün oldu. Zaten ilerki yıllarda bulunan Australopithecus ve Homo erectus fosilleri Piltdown adamının insanın evriminde uygun bir yere oturmadığını göstermekteydi. Artan şüphelerle fosiller üzerinde incelemeler yapıldı ve sahtekârlık ortaya çıkarıldı. Piltdown adamıyla ilgili ayrıntılı bilgi için Piltdown Man başlıklı yazıyı inceleyebilirsiniz.

Bir de Nebraska adamı var. Ama bunda Piltdown adamında olduğu gibi bir sahtekârlık falan yok. Bilimsel bir yanlışlık var ve kısa sürede bundan dönüldü. Ama nedense yaratılışçıların arasında çok popülerdir. Nebraska adamıyla ilgili ayrıntılı bilgi için buraya ve buraya bakabilirsiniz.

Archaeoraptor, hakemli bilimsel dergilerde değil bir popüler bilim dergisinde yayımlanmıştır. Nature ve Science dergileri makaleyi reddetmiştir. Ama National Geographic hakem onayından geçirmeden kabul etmiştir. Ayrıca Archaeoraptor ile ilgili yazının ana yazarı bir bilim adamı değil National Geographic dergisinin sanat editörü Christopher P. Sloan’dır. Zaten 2000 yılında yani bu yazıdan 1 yıl sonra Nature dergisinde bu fosilin geçersizliğiyle ilgili bir makale çıkmıştır.

Sanırım şimdilik bu kadarı yeterli. İlerde yeni iddialara da cevap vereceğim. Eğer cevaplanmasını istediğiniz evrim karşıtı argümanlarınız varsa sunabilirsiniz.

İddia 5: ''Evrim Kuramı ispatlanamamıştır.''

Cevap: Bilimde kuramlar (teoriler), matematikteki veya mantıktaki gibi ispatlanamazlar. İspatlama kavramı halk tarafından yanlış anlaşılmakta, yanlış kullanılmaktadır. Bilim bir konudaki gözlemlerini açıklayan teorileri öne sürerken daha önce bilinen bilgileri ve gözlenen olayları önüne koyar. Bu olaylarla ilgili bazı bilimsel kanunları ve kuralları matematik, fizik, kimya gibi bilimlerin yardımıyla çıkarır. Daha sonra, bu gözlemi açıklamak için, bazı hipotezler ortaya koyar. Bazı hipotezlerin doğruluğunu ve tutarlılığını, gözlenen ve test edilen deneylerle destekler veya bazı hipotezlerin yanlışlığını ispatlayarak bunları çürütür. Defalarca desteklenen hipotezler “Bilimsel Gerçek” [scientific fact] haline gelirler.

 

Sonuçta bilim, teoriyi test edilen hipotezlerle ve gözlenen olgularla güçlendirir veya zayıflatır, bilimsel gerçeklerle destekler. Bilimin hiç bir dalında, teoriler matematikte veya mantıkta görüldüğü gibi % 100 ispatlanamazlar; bilimde böyle bir ispat kavramı yoktur. Ayrıca bilimde dogma, dogmatik otorite, kutsal yasalar ve kati değişmeyecek evrensel kurallar da yoktur. Geçerli nedenler, kanıtlar bulunduğunda tüm kuramlar (teoriler) değiştirilebilir, yerine yenilerini bırakabilir (Newton mekaniğinin yerini rölativite kuramına bırakması gibi). [Kaynak: 1)National Academy of Sciences, "Teaching about evolution and the nature of science", NAS Press, Washington, D.C.1998, sayfa:1-9. 2) Douglas Futuyma, "Evolutionary Biology", Sinauer, 1998, sayfa:1-30 ]  Bu durumda BAV denilen kuruluşta kaç tane profesör bulunmaktadır?

 

Adnan Oktar hangi üniversite kürsüsünde araştırmalarını sürdürmektedir?

 

Hangi bilimsel tartışmalara katılmıştır?

 

İddia 6: ''Biyologlar hiç bir zaman, bir turun evrimini gözlememişlerdir.''
Cevap: Biyologlar bir turun evrimini defalarca gözlemişlerdir. Mikrobiyolojide bunun örneklerini her gün görmekteyiz, antibiyotiklere direnç kazanan bakteriler, ortama değişim gösteren ve evrimleşen virüsler buna örnektir. Bitki moleküler biyolojisi, yeni tur bitkilerin geliştirilmesine şahit olmuştur. DDT’ye direnç geliştiren böcekler bu evrime ve doğal seleksi yona birer örnektir.

İddia7: En unlu biyologlar ve bilim adamları bile artık Evrim Teorisinin yetersiz olduğunu kabul etmektedirler.
Cevap: Bu doğru değildir. Biyologlar, evrimi bir gerçek olarak kabul etmektedirler. Evrim Kuramı artık biyolojinin temelinde yer almaktadır. Evrim Kuramı olmadan artık bu yüzyılda biyoloji yapılamaz. Bilim insanları arasında sadece bazı mekanizmalar tartışılmaktadır. Tam tersine unlu biyologlar Yaratılış Efsanesini kabul etmemektedir; dünyaya sadece Evrim Teorisiyle bakmaktadırlar.

EVRİM HAKKINDA CARPITILMIS Bİ KAC İDDİA NIN CEVABI:

1.Şimdiye kadar ortaya çıkarılmış 100 milyona yakın fosil arasında tek bir tane ara geçiş fosili yoktur:

Evet "ara geçiş fosili" yoktur. Çünkü "ara geçiş fosili" ya da "türü" diye bir şey yoktur. Ya "geçiş fosili" vardır ya da "ara form". Olmayan tanımları bilimsel bir önermeymiş gibi sunarak yanlış bilgilendirme yapmak forum kurallarına aykırıdır. İddiaya dönersek; binlerce geçiş formu bulunmuştur. Tiktaalik rosea (tür ve cins adını beraber yazıyorsanız ikisi de italik yazılır, bkz. Taksonomik yazım kuralları), Austrolopithecuslar, Ardipithecuslar, Ambulocetus natans, Microraptor gui, Velociraptor mongoliensis,... diye uzar gider bu liste. Çok daha fazlasını istiyorsanız; burada bulabilirsiniz. Umarım İngilizceniz vardır.

Kaldı ki; hiç ara form bulamasaydık bile, bu evrimin olmadığını göstermezdi. Siz fosil bulmayı, bakkaldan ekmek almak gibi bir şey zannediyorsunuz herhalde.

2.Tek bir protein molekülünün doğal seleksiyon ile oluşma olasılığı 10 üzeri 600 de birdir:


Bu hesabı kim neye göre yapmıştır? Hangi parametreleri kullanmıştır? Bu hesap doğru olsa bile şu noktayı gözden kaçırıyorsunuz; 10 üzeri 600'de bir demek hiç olmayacak demek değildir. Gerekli koşullarda yani 10 üzeri 600 koşuldan, gerekli olan sadece bir koşul sağlanırsa, o ihtimal gerçekleşecek demektir. Nitekim böyle de olmuştur.

Sakın, bu olasılık sonucunu kabul ettiğimi falan düşünmeyin.

3.40 yıl boyunca sergilenen Piltdown Adamı sahte çıkmıştır:

Doğru sahte çıkmıştır ama kimse bu fosilin sahteliğini ortaya koyanların kim olduğunu sormaz. Sahte olduğunu ortaya koyanlar yine bilimadamlarıdır. Bu tür sahtekarlıklar yalnızca bahsi geçen fosili ilgilendirir. Evrimin olmadığına dair bir kanıt teşkil etmezler.

4.Bulunan tek bir dişin insanın atası olduğu ortaya atılmış, ancak daha sonra Nebraska Adamı’na ait olduğu öne sürülen bu dişin insana değil, domuza ait olduğu ortaya çıkmıştır:

Bu bilimin ilerleme yöntemidir. Bilim kendisini yanlışlayarak doğruyu bulmaya çalışır. Hatalarından bu şekilde vazgeçer. Yine evrimle alakası yok.

Örneğin; önceleri dünya merkezli, sonra güneş merkezli evren modeli kabul ediliyorken, artık çok farklı bir evren yapısıyla karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Ya da kıtaların hareket etmediğini varsayarken artık astenosfer üzerinde hareket ettiklerini biliyoruz. Bilim yaptığı hatalara körü körüne bağlanmaz, hatasını farkettiği anda o anlayıştan vazgeçer. Dolayısıyla iddiada verilen örnek bilimin yöntemine ters bir yöntem olmadığı gibi, evrimin olmadığına dair bir bulgu da değildir.

5.Archæoraptor liaoningensis de Çin’de yapıştırıcı malzemelerle bir araya getirilmiş düzenlenmiş bir fosil olduğu açıklanmıştır:


Yine çarpıtılmış bilgiler yumağı. Doğru, o fosil bir çok fosilin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuştur. Ama o fosilleri bir araya getirenler; Çin'in Lioning bölgesinde fosillerin bol bulunduğu arazilere yakın köylerde yaşayan ve buldukları kemik parçalarını birleştirerek, üniversitelere satıp kolay yoldan para kazanacağını sanan şarlatanlardır. Fosilin sahte olduğu anlaşıldığı anda bilimadamları gerekli açıklamlarını yapmışlardır. Dikkat edin, fosilin sahte olduğunu anlayan yine bilimadamlarıdır. Evrim karşıtları falan değil!

Benim dikkat çekmek istediğim şeyse; Çin'in Lioning bölgesidir. Jura döneminde yaşamış, kuşların atası olan bir çok dinozor türü ya da geçiş formu o bölgede bulunmuştur. Çin'in Lioning bölgesine karşı yürütülen bu karalama kampanyasının nedeni de o bölgede bulunan fosillerin, dinozorlarla kuşlar arasındaki evrimsel süreci yansıtmada çok başarılı olmasındandır.

6.Senelerce ara-geçiş fosili olarak anlatılan Coelacanth, halen yaşayan bir balık türüdür:

Coelacanth, karaya çıkan türler arasında değildir. Bu konu da çok çarpıtılıyor. Sanki Colecanth, derin denizlerde yaşarken bir anda karaya çıktı şeklinde bir bilimsel önerme varmış gibi sunuluyor bu konu. Böyle bir şey yok. Coelacanth her zaman bir derin deniz canlısıydı. Karaya çıkacak olan türlere giden evrimsel süreçte başlangıç noktasını oluşturmaktadır.

Gelelim hala yaşıyor olmasına. Colecanth tek bir tür değildir. Birden fazla türü vardır. Jeolojik devirler boyunca bir çok türünün nesli tükenmiştir. Bulunan ise hala yaşayan türlerinden biridir. Bunun da evrimle çelişen bir yanı yoktur.


7.Mutasyonla canlıların faydalı organ kazandıkları bir durum bugüne kadar hiç gözlemlenmemiştir.

Bunu gözlemek için aynaya bakmanız yeterlidir. DNA'daki kopyalama hataları ve bu hatalara bağlı olarak ortaya çıkan mutasyonlar olduğu için, anne ya da babanınızın birebir kopyası değilsiniz. Çok komik bir iddia. Biraz biyoloji okumanız, bu iddianın geçersiz olduğunu anlamanıza yetecektir.

8.Kambriyen Devrinde binlerce kompleks canlı türü, hiçbir ataları olmadan bir anda ortaya çıkmıştır.

Yine yanlış bir bilgi; Prekambriyende; süngerlerin, mercanların, ilk omur yapısının, fotosentez yapan bakterilerin, vs. vs. vs. ortaya çıktığını biliyoruz. Dolayısıyla iddia geçersiz. Defalarca kez açıklandı bu iddia.

9.İlkel tanıtılan geçmiş medeniyetlerin çok ileri teknoloji kullandıkları, usta bir sanat anlayışına sahip oldukları ortaya çıkmış; kullandıkları resim boyasının günümüze dek kalacak kadar dayanıklı üretebilecek kimya bilgisine sahip oldukları ortaya konmuştur.

Sümerleri, Mısırlıları, Yunanlıları, Romalıları vs. ilkel olarak tanıtan kimlerse çok büyük bir hata yapmışlar. Bugün kullandığımız bir çok mimari bilgiyi, inşaat bilgisini, sulama bilgisini, dinlerin kökenini, hukuk kurallarını, evlilik denen olguyu, tarımla ilgili bir çok şeyi, madencilikle ilgili bir çok anlayışı Sümerlere borçluyuz. Yalnzı bu konunun biyolojik evrimle herhangi bir ilgisi yoktur. Tamamen özellikle de insanın tarıma ve yerleşik hayata geçişiyle birlikte ortaya çıkan kültürel evrimin sonucudur bütün bunlar.

10.Gözün görmesi için 40 temel parçasının aynı anda, uyum içinde var olması gerekir.

Yine binlerce kez cevaplanan, indirgenemez karmaşıklık iddiası. Bakteri kamçısı, gözün evrimi, kulağın evrimi, dolaşım sisteminin evrimi. Siz baya geride kalmışsınız, çünkü iddialarını savunduğunuz, daha doğrusu indirgenemez karmaşıklık iddiasını ortaya atan Michael Behe bile, bunlardan ve akıllı tasarımdan vazgeçip, büyük mutasyoncu demeye başladı. laugh.gif

Neyse en azından göz iddiasına da cevap verelim. Yine yanlış bir iddia çünkü; gözün görmesi için bütün parçalarının aynı anda, uyumlu ve kusursuz biçimde işlemesi diye bir kural yoktur. Bu mantık doğru olsaydı, sarı noktaları gereğinden fazla geride ya da ileride olan hipermetrop, miyop, astigmatlı gözler ya da renk körleri hiç göremezlerdi. Ama gözleri kusurlu olmasına rağmen görebilmektedirler. Zaten bahsettiklerim tıpta "Göz Kusurları" olarak geçer.

Gözün evrimine bakarsak; ilk göz, tabi göz denebilirse; ışığa duyarlı hücreler şeklinde ortaya çıkmıştır. Işığa duyarlı ve ona doğru yönelen hücreler.

Yanılgı-Gerçek

 

yanilgi : insanlar maymundan gelir.
gercek : insanlarla maymunlar ortak bir atadan gelirler.


yanilgi : evrim mükemmel canlılar üretme yolunda ilerleyen bir sürecir.
gercek : evrim mükemmeli değil varolan şartlar altında en uygun olanını hedefler.


yanilgi : birgün bir amip havuzcuğunda yüzerken oksijenli solunum yapmayı keşfetti.
gercek : oksijenli solunum, bugün bildiğimiz haline bir kaç yüz milyon yılda gelmiştir..



yanilgi : zurafalar yüksekteki dallara yetismek için uzandılar ve sonra da zamanla boyunları uzadı.
gercek : nesiller boyunca yüksekteki dallara uzanabilen zürafaların varlıklarını devam ettirmekte hemcinslerine karşı daha başarılı olmaları onları bu hale getirdi; zürafalarda uzun boyun seçildi.



yanilgi : en ufak evrim falan için bikaç yüz milyon yıl gerekir.
gercek : değişen koşulların hayat şartlarına etkisine göre bir kaç nesilde bile evrim izlenebilir, izlenen canlıların hayat döngüsü kısaysa bu birkaç nesil beş yıla bile sığabilir.



yanilgi : bir tek hücre bile evrim teorisi ile açıklanamayacak kadar karmaşıktır.
gerçek : evrim hücre'yi açıklamaz zaten; evrim bir işleyişi açıklar. ve o işleyiş değil insan latetia casta bile oluşturabilir. bilgisayarın varlığı, bundan sadece 400 sene önce elmaların neden yere düştüğünü bile açıklamaktan aciz olduğumuz gerçeğini unutturmasın size.


yanilgi : evrim dünya'da canlılığın oluşmasını tesadüflere bağlar.
gercek : evrim canlılığın oluşmasını gerekli koşullların sağlanmasına bağlar.


yanilgi : evrim oldu bitti ve işte biz insanlar geldik.. selamın aleyküm.
gercek : ve aleykümselam.. yalnız evrim süreklidir, koşullar değişirse canlılık formu da değişir.


yanilgi : koşullar her değiştiğinde evrim illa ki yeni bir canlı türü meydana getirir.
gercek : yok öle birşey.


yanılgı : doğal seleksiyon evrimsel değişimin yaratıcı gücüdür.
gercek : doğal seleksiyon evrimsel değişimin seçici gücüdür. her değişim yeni bir tür anlamına gelmez.


yanilgi : evrim her zaman ileriye doğru gelişir.
gercek : yok öyle birşey. koşullar kas gücünü zekaya üstün hale getirirse insanların zekası azalabilir bile. takdiri ilahi işte.


yanilgi : tüm canlılar varlıklarını korudukları süre boyunca evrimleşirler.
gercek : canlılar kosullar değişmezse değişmezler. sıcak su kaynaklarında yaşayan bazı bakteriler varoldukları ilk günden bu yana hemen hemen hiç değişmemişlerdir. evrim, daha iyi canlılar üretmeye çalışan bir süreç değil canlıların değişken koşullara uyum sağladığı bir süreçtir.


yanilgi : darwin ne dediyse doğrudur. ve hatta ondan sonra bir çivi bile çakılmamıştır bu teoriye.
gercek : yok öle birşey.


yanilgi: evrim her bir sey icin gecerlidir bir civatayi on bin milyar yil sonra bir robot haline soka bilir
gercek: bir civata asla kendi basina robot olamaz illaki baska bilesenler gereklidir voltrani olusturmak icin


yanılgı: bütün türlerin evrim derecesi aynıdır.

gerçek: evrim bir sosyal ve soysal hayatta kalma yarışıdır. bu nedenle hayatta kalmak için en çok çaba gösteren türler, ileri bir evrim derecesine sahip olmalıdır. farklı ırkların varlığı söz konusu ise, bu ırkların birbirleri arasında bir tür evrim derecesi farkı olduğundan söz edilebilmelidir. çünkü farklı türlerin var oluşu zaten evrim nedeniyledir. evrim'in canlıları çevresel koşullara göre donattığı doğrudur. lâkin her çevresel koşulun türleri ileriye götüreceğini düşünmek de yanlıştır. farklı iklimler, aynı soydan gelen türler arasında evrimsel kırılmalara neden olabilir. işte bu iklim ve çevre farklılıklarının en uygun olanlarından etkilenen türler genelde diğerlerinden daha gelişmişlerdir.. üsttür, alttür düşüncesi de buradan gelmektedir.


yanilgi : evrim teorisinin acıklamaları 'bu, bu kadar süre gecince, bu olur' dan öteye gidemez.
gercek : bilimi yargılamadan önce kendi anlayışımızı dürtmekte, üzerinde fikir yürüttüğümüz konuya ilişkin ayrıntılı bilgi edinmekte yarar var.


yanilgi : ben "evrim teorisinin acıklamaları bu kadar sure gecince bu olurdan öteye gidebilmelidir" dersem evrimciler ne yapıp edip bir açıklama getirmeli, beni tatmin etmelidirler. zira götlerinden uydurduklarından teoremleri, gerçeğe uygun bir açıklama ya da bir delil bulmaları gerekmez. zaten adı da teorem nasıl olsa.

gerçek :
ne yazık ki pozitif bilimlerde gerçeye uygun bir açıklama bulunabilmesi esastır. açıklama bulunamazsa süreç anlatılır ve açıklamanın ileriki zamanlarda yapılması beklenir.



yanilgi: evrim teorisinin inceledigi oluslar gerceklesmek icin uzun sure ve asiri kosullar gerektirirler.
gerçek : koşulların aşırı olması gerekmez.
değişen koşulların hayat şartlarına etkisine göre bir kaç nesilde bile evrim izlenebilir, izlenen canlıların hayat döngüsü kısaysa bu birkaç nesil beş yıla bile sığabilir.



yanilgi : devran döner evrim teorisi de teorem olmasından mütevellid yalanlanır, bir kenara atılır, çöp olur. konunun uzmanı oldugu halde evrim teorisinin gerçege uygunluğuna inanmış çok sayıda bilim adamı olması da kurtaramaz sizi nasıl ki kurtaramamışsa hipparchus'un dünya merkezli evren teorisini.

gerçek : bilime etki eden koşulların tarihsel gelişiminden, bilim adamlarının ve bilimsel metodun değişiminden haberdar değilsiniz. batlamyus'un kendi kurgusunu sadece bir hesap yöntemi olarak gördüğünü, kendisinin gerçekte sürece inanmadığını, kuramın, dini sebeplerle desteklenegeldiğini bilmiyorsunuz. teoremlerin, gözlemler ve kendileri üzerine kurulu teknikler sayesinde doğrulandığını ya da yanlışndığını atladınız. evrim'in açıkladığı süreçlerin şimdiye kadar teoremi doğrular oldugunu kendi dogmalarınız ve zihninizi kaplamış bilimsel olmaktan uzak anlayış sebebi göremiyorsunuz. yanıl üç vakte kadar adı o harfli ile başlayan birinden çok sevinçli bir haber alacaksınız. sevgilinizle aranıza mesafe girebilir. uğurlu pediniz libresse.

 
 
   
Bugün 25 ziyaretçi (31 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol