evrim-olgusu
 
  ANA SAYFA
  VİDEOLAR:
  EVRİM DERSLERİ
  Evrim Sempozyumu
  Harun Yahya Sacmalıkları:
  => Gerçek Yüzü
  => Yaradılıs Atlası
  => Gizli Yaşamı
  => Harun Yahyaya Cevaplar
  => Cevaplar-2
  => Cevaplar-3
  => Hayali Fosiller-1
  => Hayali Fosiller-2
  => Mutasyonlar ve Kambriyen Dönemi Çarpıtmalarına Yanıt
  => Darwinius masillae ile ilgili yeni gelişmeler
  => Apandis, kuyruk sokumu kemiği ve körelmiş organlar
  => Dino Kuş Furyası Üzerine Çarpıtmalar
  => Toumai Çarpıtmaları
  => Harun Yahyanın İstdigi Oldu
  => Cahillik olduğu kesin ama kimin cahilliği?
  => Harun Yahya öğreniyor mu?
  => Harun Yahya'dan Masallar
Apandis, kuyruk sokumu kemiği ve körelmiş organlar

Apandis, kuyruk sokumu kemiği ve körelmiş organlar

Evrim karşıtlarının sıklıkla üzerinde çarpıtma yaptığı bir konu da körelmiş organlardır. Bakın Harun Yahya, darwinizminsonu.com sitesinde bu konu hakkında neler söylüyor:

 
Evrim literatüründe uzunca bir süre yer alan, ama geçersizliği anlaşıldıktan sonra sessiz sedasız bir kenara bırakılan iddialardan biri, "körelmiş organlar" kavramıdır. Ancak bir kısım yerli evrimciler, "körelmiş organlar"ı hala evrimin büyük bir delili sanmakta ve öyle göstermeye çalışmaktadırlar.Körelmiş organlar iddiası bundan bir asır kadar önce ortaya atılmıştı. İddiaya göre, canlıların bedenlerinde atalarından kendilerine miras kalmış, ancak kullanılmadıkları için zamanla körelmiş işlevsiz organlar yer alıyordu.

Bu kesinlikle bilimsel bir iddia değildi, çünkü bilgi eksikliğine dayanıyordu. "İşlevsiz organlar", aslında "işlevi tespit edilememiş" organlardı.
Körelmiş organların ortak atadan türemeye delil oluşturduğu iddiasının "sessiz sedasız bir kenara bırakıldığı" ve bunu sadece "bir kısım yerli evrimcinin" savunmakta olduğu tamamen hayal ürünü ve uydurma bir iddiadır.

Bu konudaki en büyük çarpıtma aslında körelmiş organların işlevsiz organ diye sunulması ve bunların işlevi olmaması gerektiği şeklinde anlatılması. Bu kesinlikle doğru değildir. Körelmiş organ demek işlevsiz organ demek değildir. Bundan 150 yıl önce Darwin bunu açıkça ortaya koymaktadır. "İki görevi olan bir organ bir görev açısından tam gelişmeyebilir veya o görev için hiç gelişmeyebilir -bu görev daha önemli görevi bile olabilir- ve diğer görevi mükemmel bir verimlilikte çalışır olarak kalabilir...Bir organ asli görevini yitirip ayrı bir şey olarak kullanılabilir." (Charles Darwin,
On the Origin of Species, 1859). Görüldüğü gibi Darwin bundan 150 yıl önce aslında konuya açıklık getirmiş. Ama nedense günümüzde bazı kişiler bunu tersi gibi gösterip bunun üzerinden evrim teorisine saldırmaya çalışıyorlar.

Asli görevi açısından tamamen işlevsiz hale gelmiş olsa bile organ ikincil görevlerde vücuttaki diğer organlara yardımcı oluyor olabilir. Hiçbir evrimci bilim adamı bunun aksini iddia etmiyor. Zaten "körelmiş organ" asli görevini yitirmiş organlara deniliyor. Ama bu, o organın başka görevleri olamaz veya başka bir görevi varsa körelmiş organ değildir anlamına gelmez. Yani körelmiş organlar tamamen işlevsiz de olabilir ama kesinlikel tamamen işlevsizdir diye bir iddia yok. Bu evrim karşıtlarının uydurmasından başka birşey değildir. 150 yıl önce Darwin'in yazdıkları ortada, ondan sonra gelen birçok bilim adamı da bu kavramı bu şekilde anlamış ve kullanmıştır.

Apandis

Evrim karşıtları apandisin bağışıklık sisteminde görevi olduğunu belirterek körelmiş organ olmadığını iddia ederler. Bakalım Harun Yahya yazısının devamında apandis hakkında neler söylemiş:
 
Alman anatomist R. Wiedersheim tarafından 1895 yılında ortaya atılan "körelmiş insan organları" listesi, appendiks, kuyruk sokumu kemiği gibi yaklaşık 100 organı içeriyordu. (Appendiks toplumda 'apandisit' olarak bilinen organdır. Yanlış kullanım sonucu dilimizde bu organı tanımlamak için kullanılan 'apandisit' gerçekte bu organın enfeksiyona uğramasına verilen addır.) Ancak bilim ilerledikçe, Wiedersheim'ın listesindeki organların hepsinin vücutta çok önemli işlevlere sahip oldukları ortaya çıktı. Örneğin "körelmiş organ" sayılan appendiksin, gerçekte vücuda giren mikroplara karşı mücadele eden lenf sisteminin bir parçası olduğu belirlendi.
Yazımın ilk bölümünde belirttiğim gibi bir organın bir işlevinin olması onun körelmiş bir organ olmadığı anlamına gelmez. İnsan apandisi yaklaşık 10 cm boyunda ve soluncan şeklindedir. Bağışıklık sistemine katıda bulunan lenfoid dokusu barındırır. Ama apandisin asli görevinin bu olduğunu anlamına gelmez. Eğer gerçekten tek ve asli görevi lenfoid dokusu barındırmak ve bağışıklık sistemine katkıda bulunmaksa neden solucan şeklinde? Ayrıca neden kör bağırsağın ucunda bir uzantı olarak bulunuyor? Mesela ince bağırsak üzerinde de lenfoid dokuları vardır ama bu ince bağırsağı bağışıklık sisteminin bir organı yapmaz ve ince bağırsağın asli görevi bağışıklık sistemine yardımcı olmaktır denemez. Apandisdeki lenfoid dokusu pekala kör bağırsak üzerinde olsaydı da aynı işi yapacaktı. Neden ayrıca kör bağırsağın ucundan bir solucan şeklinde bir uzantı çıksın? Lenfoid dokuları vücutta değişik yerlerde bulunurlar. Apandis de bu yerlerde sadece bir tanesidir. Ama bu apandisi bağışıklık sisteminin bir organı yapmaz. Apandis kör bağırsağın bir uzantısıdır ve atalarımızda sindirim sisteminde bir görevi vardı.

Memelilerin sindirim sistemleri incelendiğinde apandisin memelilerdeki kör bağırsağın ufalmış hali olduğu anlaşılır. Aşağıdaki resimde bazı memelilerin kör bağırsaklarını görebilirsiniz.

(Resim http://www.talkorigins.org/faqs/vestiges/appendix.html adresinden alınmıştır.)

Kör bağırsak bitki tüketimi miktarına göre değişik büyüklüklerde olur. İnsanlardan başka şempanze, goril, orangutan ve gibonlarda da kör bağırsağın ucunda solucan şeklinde ufak bir apandis vardır. Diğer memelilerdeki asli görevi bitki sindirimidir. İnsanlardaki gibi bağışıklık sistemi görevi diğer memelilerde de vardır ama asli görevi bitki sindirimidir.

Sonuç olarak kör bağırsak sindirim sisteminin bir parçasıdır ve insanlarda açıkça bu organ küçülmüş ve apandis kör bağırsağın bir uzatısı olarak kalmıştır ve diğer memelilerdeki asli görevini tamamen yitirmiş ama ikincil görevini haya yapmaktadır. Apandis körelmiş bir organdır çünkü asli görevi olan sindirim sistemindeki bitki sindiri görevini tamamen yitirmiştir. Darwin'in de belirttiği gibi organlar asli görevlerini yitirebilirler ama bunun yanında başka bir görevle başka birşey olarak çalışabilirler.

Kuyruk Sokumu Kemiği (koksiks)

Bakalım Harun Yahya kuyruk sokumu kemiği hakkında neler demiş:
 
 
Omuriliğin sonunu oluşturan kuyruk sokumunun ise, leğen kemiğinin çevresindeki kemiklere destek sağladığı, bu nedenle, kuyruk sokumu kemiği olmadan rahatça oturabilmenin mümkün olmadığı anlaşıldı. Ayrıca bu kemiğin pelvis bölgesindeki organların ve buradaki çeşitli kasların da tutunma noktası olduğu belirlendi.Kuyruk sokumu olarak bilinen omuriliğin en alt kemiği ise yine "körelmiş; organ" değil, önemli kasların tutunma noktasıdır.

 

Burada yine olaya yanlış bir yaklaşım var. En baştan beri belirttiğim gibi hiç bir işlevi veya yararı olmayan birşey kastedilmiyor. Kuyruk sokumu kemiği tamamen çıkarılınca rahat oturamamak bir anlam ifade etmiyor. Kuyruk sokumu kemiği asli görevini yitirmiş mi yitirmemiş mi? Önemli olan bu. Koksiks omurganın en sonundaki 3-5 omurgadan oluşur. İnsanlarda bu kemikler embriyonik gelişim sırasında birleşirler. Kuyruklu hayvanlarda ise böyle bir birleşme olmaz. İnsanlarda sözü edilen kaslar gibi kuyruklu maymunlarda da kuyruğu hareket ettirmek için kullanılan kaslar vardır. Ama insanlarda koksiks omurların birleşmesiyle oluştuğundan ve kuyruk olmadığından bu kaslar kuyruk hareketi için kullanılamıyor.

Koksiksin atalarımızdaki kuyrukla olan bağlantısını göstermesi açısından kuyruklu insanlar oldukça önemlidir. Birkaç kuyruklu insan resmini aşağıda bulabilirsiniz.

(Resimler http://www.dimaggio.org/Archive/tails_in_humans.htm adresinden alınmıştır. Daha fazla kuyruklu insan resmi için bu adrese bakabilirsiniz.)

Ayrıca insan embriyosunda 4-5 haftalık iken 10-12 kuyruk omurundan oluşan ve tüm embriyonun boyunun %10'u kadar uzunlukta bir kuyruk oluşur. Ama daha sonra embriyonik gelişimin ileri aşamalarında bu kuyruk yok olur. 8. haftada omurlarda 6'dan 12'ye kadar olanlar yok olmuş olur. Aşağıdaki fotoğraf 4 haftalık bir insan embriyosunu gösteriyor.

(Resim http://oolon.awardspace.com/vestigial.htm adresinden alınmıştır.)

Görüldüğü gibi bu veriler insan DNA'sında kuyruk oluşumuyla ilgili izler olduğunu göstermektedir. Kuyruk sokumu kemiğinin, kuyruklu hayvanlardaki kuyruk kemiklerinin başlangıç bölümü olduğu çok açıkça görülmektedir. İnsan embriyosunda oluşan kuyruk kemiklerinin ileriki aşamalarda yok olması ve daha sonra birleşmeleri aslında koksiksin atalarımızdaki kuyruktan bize kalan bir miras olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Koksiks kuyruklu hayvanlardaki görevini tamamen yitirmiştir artık bir kuyruk değildir. Bazı kaslara tutunduğu ve insaların yaşamını kolaylaştıran bir yapı olarak varlığını sürdürüyor olabilir ama bu atalarımızdaki asli görevinden ayrılmış olduğu gerçeğini değiştirmez. İşte bu sebeple koksiks de apandis gibi körelmiş bir organdır (yapıdır).


Referanslar:
1. Fisher, R. E. (2000) "The primate appendix: a reassessment." Anat Rec. 261: 228-236.
2. Moore, K. L. and Persaud, T. V. N. (1998) The developing human: clinically oriented embryology. 6th ed., editor Schmitt, W., Saunders, Philadelphia.

Kaynaklar:
--
http://oolon.awardspace.com/vestigial.htm
--
http://www.talkorigins.org/faqs/vestiges/appendix.html
 
   
Bugün 2 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol