Harun Yahya (Adnan Oktar) Hakkındaki Gerçekler
Adnan Oktar Gerçeği - 1 ( Adnan Oktar'ı İsrail finanse ediyor ):
Adnan Oktar Gerçeği - 2 ( Adnan Oktar - Hülya Avşar roportajı niye medyadan gizlendi ? ):
Adnan Oktar Gerçeği - 3 ( Adnan Oktar : "Mehdinin adı Adnan'dır" ):
Adnan Oktar Gerçeği - 4 ( Düzenin Aileleri ):
Adnan Oktar Gerçeği - 5 ( Asker Kaçağı Vatansever ):
Adnan Oktar Gerçeği - 6 ( Adnan Hoca! nın kedileri ):
Adnan Oktar Gerçeği - 7 ( Gündem Sarsıcı ):
Adnan Oktar Gerçeği - 8 ( Ahu Tuğba - Adnan Oktar 1986 ve bugün ):
Adnan Oktar Gerçeği - 9 ( Alayını Yakacan ):
Adnan Oktar Gerçeği - 10 (Aranan Cinci Hoca! Bulundu):
Adnan Hoca'cıların Gerçek Yüzü :
7 gizli tanığın ifadelerine dayanan yeni davada örgüt kurup yönetmekle suçlanan Adnan Oktar 6 yıl hapis istemiyle yargılanacak
7 mağdurun iddianamede yer alan ifadelerine göre ‘Adnan Hoca grubu’nda çıplak namaz kılınıyor, ’sevap için’ cinsel ilişkiye giriliyor.
Suç işlemek için örgüt kurmak ve yönetmek suçlarından İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan ve 3 yıl hapse mahkum edilen Adnan Oktar hakkında, aynı suçtan yeni bir dosya hazırlandı. Ancak bu kez, ilk operasyondan farklı bir yöntem uygulandı. Adnan Oktar’dan şikayetçi olan manken Ebru Şimşek’in başına gelenlerin, yeni müştekilerin başına gelmemesi için isimleri gizli tutuldu ve gizli tanık statüsü ile ifade vermeleri sağlandı.
Soruşturma 3 yıl önce başladı
Adnan Oktar ile ilgili soruşturma, 2006 yılının Kasım ayında polise gelen bir ihbar telefonu ile başladı. Çocuklarının ellerinden alındığını ileri süren aileler, o yıllarda milletvekili olan Emin Şirin’e mektuplar yazdı. Şirin daha sonra bu mektupları polise yolladı. Ardından da, polise bir ihbar mektubu geldi. Savcılıktan alınan izin ile Oktar ve adamları hakkında teknik ve fiziki takip başladı. Polis daha sonra mağdur olan 7 kişiye ulaştı. Bunların ifadelerini aldı. Gizli tanık olan bu kişilerin iddiaları, dosyaya eklendi.
Aileler şikayetçi oldu
Üsküdar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede Lütfiye Semin Babuna, Türkan Akyüzalp, Fatma Emel Tezyapar, Firdes Işıldar ve Ünal Uyguç şikayetçi olarak yer aldı. Mihrinaz Tuba Babuna, Ebru Altan Akyüzalp ve Ece Koç Uyguç mağdur olarak gösterildi.
Ahmet Oktar Babuna, Ayşegül Hüma Babuna, Ferhunde Eda Babuna, Fatma Ceyda Ertüzün, Hacer Sinem Tezyapar, Tülin Marangozoğlu Işıldar ve Tülay Işıldar’ın “mağdur şüpheli” olduğu iddianamede sanıklar şu isimlerden oluştu:
Adnan Oktar, Altuğ Müştak Berker, Ali Soner Koyuncu, Bora Yıldız, Bedri Edis Yılmaz, Erkan Seyhan, Gökalp Barlan, Hasan Basri Güner, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Kartal İş, Korkut Yasa, Mehmet Metin Güçyetmez, Mehmet Noyan Orcan, Murat Terkoğlu, Seçim köse, Sedat Aktar, Seyhun Sanda, Tarkan Yavaş, Timur Ayan, Arif Tolga Çetiner, Turgut Aksu.
6 yılla yargılanacak
Suç işlemek için örgüt kurmak, yönetmek ve bu örgüte üye olmakla suçlanan sanıklardan Adnan Oktar hakkında, örgüt kurup, yönetmek suçlamasıyla iki yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istenirken, diğer 21 sanık ise örgüt üyeliği suçlamasıyla, bir yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile yargılanacak.
Polisten teknik takip
Polisin yaptığı teknik takibe göre, Adnan Oktar kendisine gelen gençleri ailelerinden soğutmak için bazı yöntemler denedi. Aileleri ile görüşmek isteyen gençlere, “Annen kötü bir kadın. Her önüne gelen ile birlikte oluyor. Babanın ise cinsel sapmaları var” dendi. Bunların anlatıldığı bir genç kız ise annesini telefonla aradı. Polis kayıtlarına geçen bu telefona göre, genç kız annesini arayarak , “Anne sen adeta hayat kadını olmuşsun. Babam ise eşcinsel olmuş. Ben bu nedenlerden dolayı sizinle görüşmek istemiyorum. Sizden adeta utanıyorum” diyerek ailesi ile görüşmekten vazgeçti.
Çıplak namaz
Ergenekon operasyonunda olduğu gibi gizli tanık ifadeleri de, hazırlanan iddianamede geniş bir yer tuttu. 7 gizli tanık savcıya ayrı ayrı ifade verdi. Gizli tanıkların beyanlarına göre Adnan Hocacılar çırılçıplak namaz kılıyor. Namaz sureleri okumuyor. Namaz bitiminde verilmesi gereken selamı vermeyip, günde sadece iki rekat namaz kılıyorlar.
Aileler davadan umutlu
Çocuklarının yıllardır kendilerinden uzakta olduğunu ve Adnan Oktar tarafından robotlaştırıldığını söyleyen aileler ise bu kez daha umutlu. İddianamede yer alan gizli tanıkların ifadelerinin önemli olduğunu söyleyen aileler, “Bizim tek isteğimiz çocuklarımızı kurtarmak. Biz yandık başka aileler yanmasın. Bu adamı demir parmaklıklar arkasında görmek istiyoruz” dediler.
Kızı Sinem Tezyapar’ın 18 yaşında dereceyle girdiği Boğaziçi Üniversitesi’nde Adnan Hoca Grubu tarafından kandırıldığını ve 15 yıldan beri kızlarını geri alabilmek için mücadele ettiklerini anlatan anne Emel Tezyapar, “Artık herkes herşeyi bilmeki. Bizim çocuklarımız harcandı başka aileler yanmasın bu işler temizlensin. İnşallah bu dava sonucunda o adam cezasını çekecek biz de çocuklarımızı kurtaracağız” dedi. Kızıyla görüşemediğini söyleyen anne Tezyapar, “13 Ekim 2006’daki davada biz ifade verdikten sonra hiç arayıp sormamaya başladı. Üç seni sesini bile duymadım. Bana dava açmıştı geçen haziran ayında onun duruşması görüldü üç sene sonra orada gördüm ama bana yokmuşum gibi davrandı yüzüme bile bakmadı. Bu bir anne için çok ağır” diye konuştu. Bu mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Tezyapar, “15 senedir mücadele veriyoruz. Ne kadar kalabalık olursak kamuoyu bize ne kadar destek verirse biz çocuklarımızı kurtarırız. Biz ister miyiz bu şekilde yaşamayı. Ama çocuklarımızı bırakmayacağız” dedi.
“Bu kez olacak”
Beş çocuğu ve iki torunu Adnan Oktar’ın müridi olan ve verdikleri mücadele ile tanınan Semin Babuna da, “bu kez olacak “ diyor. 13 Ekim 2006’da Adnan Oktar ve adamlarının yargılandığı İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk defa tanık olarak ifade verdiklerini ve şikayetçi olduklarını söyleyen anne Babuna, ” O zamandan beri çocuklarımı torunları bir kez bile göremedim. Biz çocuklarımızı kurtarmak istedik. Şimdi bu davayla ilgili Yargıtay kararını bekliyoruz. Hazırlanan ikinci iddianameden umutluyuz çünkü bu kez orada kalıp kurtulanların verdikleri ifadeler var. “ dedi. Adnan Oktar’dan çocuklarını geri isteyen anne Babuna, ” Bu dine müslümanlığa sığar mı? Anne babaya eziyet etmek nerede var “ diye konuştu.
On yıl önce evden ayrılarak gruba katılan kızı Ebru Akyüzalp için mücadelesine devam eden anna Türkan Akyüzalp, ” Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirdi şimdi 35 yaşındaki kızım. Ailelere bu kadar zulum eden bir kişinin ortalıklarda özgürce gezmesini aklım almıyor “ dedi. Kızının üç yıldır gelmediğini sesini bile duymadığını söyleyen anne Akyüzalp, ” Ölü mü, sağ mı, hasta mı, iyi mi ? Hiçbirşey bilmiyorum. Bununla yaşamaya çalışıyorum. Eskiden geliyordu ama biz ne zaman şikayetçi olduk, hiç gelmemeye başladı. Benim çocuğum baskı altında. Devletimiz bize sahip çıksın istiyoruz. Biz çocuklarımızı adaleti istiyoruz “ diye konuştu.
Liseli kızı evlendirdiler
“17 yaşındayken aynı cemaat içerisinden Sedat Aktar isimli şahısla evlendirmek zorunda kaldık. Damat herhangi bir iş yapmıyordu. Babasının Ataköy’de aldığı dairede yaşamaya başladılar. Evi ve düğün hediyesi olarak satılan arabayı satarak, Anadolu yakasına taşındılar. Kızım çeşitli bahanelerle bizi evlerine kabul etmiyordu. Adnan Oktar’ın talimatı ile kızım ve damadım ayrı evlerde yaşamaya zorlandı. Çocukları olduğu halde, çocuklarına bakmadılar. Diğer kızım Tülin’de, Tülay gibi 1989 yılında aynı cemaate dahi oldu. Kızlarımız okullarını bitiremediler. 2001 yılında onlardan kaçarak eve gelen ve ’baba beni kurtar’diyen küçük kızım Tülay, Adnan Oktar’ın cep telefonu ile aramasının ardından yeniden cemaate döndü. Bir yıl Kandilli’de bulunan bir villada odada tutulduğunu öğrendik. Bir sene sonra cemaatten kaçıp, yine evine döndü. Büyük oğlum ve küçük oğlumu, kızlarım tarafından bu cemaatin içine çekilmeye çalışıldı. Kardeşi kardeşten koruyarak, eğitimine devam etmesi için büyük oğlumu Amerika’ya gönderdik.”
‘Annesini reddettim diye iftira atıyor’
Hakkında açılan yeni davayla ilgili dün bir basın toplantısı düzenleyen Adnan Oktar, gizli tanıkları suçladı. Tanıklardan birinin annesinin kendisine ilgi duyduğunu ve gayrimeşru tekliflerde bulunduğunu öne süren Oktar, “O kadın bana 7-8 tane mektup gönderdi. Ben her defasında tersledim. Hatta çocuğunu da uyardım. Bu kadın evli bana getirme bunları dedim. Sarı zarfla sürekli geliyordu. Kadının muazzam bir yazma kabiliyeti var. Uzun uzun yazıyordu. En sonunda da bana kendi yatak odasında erotik görüntülerinin yer aldığı bir cd gönderdi. Müstehcen, beni etkilemeye yönelik görüntüler. Ben CD’yi kırdım attım. Yaşlı başlı kadın 45-46 yaşında bir şey” iddiasında bulundu.
Basın toplantısında Oktar’a eşlik eden Milli Değerleri Koruma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Tarkan Yavaş da, gizli tanıkların kimliklerini bildiklerini söyledi. Gizli tanıkların içinde bulundukları gayrimeşru ilişkilerden kurtulmak için kendilerine sığındıklarını anlatan Yavaş, “Arkadaşlar da ’Allah rızası için’bu kişileri içimize aldı” dedi. Yavaş gizli tanıkların amacının para sızdırmak olduğunu öne sürdü.
Adnan Hoca sanki grup seks tarikatı kurmuş...
İstanbul DGM Cumhuriyet Savcılığı'nca 36 sanık hakkında hazırlanan mütalaada, kamuoyunda ''Adnan Hoca'' olarak tanınan Adnan Oktar'ın, bir din adamı kisvesi altında kendine bağladığı sanıklarla tam ve disiplinli bir örgütlenme oluşturduğu iddia edildi.
İstanbul 1 No'lu DGM'deki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Mehmet Murat Atmaca, Emre Çalıkoğlu ve Adnan Tınarlıoğlu katıldı. Davanın gıyabi tutuklu 2 sanığı ile tutuksuz 31 sanığı ise duruşmaya gelmedi.
Duruşmada söz verilen DGM Cumhuriyet Savcısı Selim Berna Altay, 10 sayfadan oluşan yazılı mütalaasını mahkeme heyetine sundu.
Sanık Adnan Oktar'ın, bir din adamı kisvesi altında diğer sanıkları kendine bağlamak suretiyle dini konularda açıklamalarda bulunmaya başladığı, zaman içinde bu bağlanışın tam ve disiplinli bir örgütlenme haline dönüştüğü anlatılan mütalaada, sanığın, bu gruplaşma içinde kendi yorumlarına ilişkin dini kurallar vaat ettiği, namaz vakitlerini 2'ye indirdiği belirtildi.
Sanıklar arasında gerek ekonomik, gerekse özel hayatın tıpkı bir komün gibi dışa kapalı ve kendine has kurallarla donatılmış bir yaşantı haline geldiği ifade edilen mütalaada, topluluğun erkek üyelerine ''kardeşler'', bayan üyelerine ''bacılar'' şeklinde isim verildiği, gruplar içinde kıdemlenerek yönetici konumuna gelenlerin ise ''imam kardeş'' ve ''imam bacı'' sıfatları aldıkları anlatıldı.
Topluluk üyelerinin, günlük hayatta elde ettikleri kazançların küçük bir kısmını kendilerine harçlık olarak ayırdıkları, geriye kalanı ise kendi rızalarıyla topluluğun emrine sundukları kaydedilen mütalaada, bu paralarla topluluğa ait büyük bir çiftlik evi inşa edildiği, bir kısım toplantı ve faaliyetlerin de burada gerçekleştirildiği vurgulandı.
Cinsel yaşam...
Topluluğun kendine has bir cinsel yaşantısı olduğu, topluluk üyeleri arasında evlilik ve cinsel ilişkinin yasaklandığı ifade edilen mütalaada, daha sonra şöyle denildi:
''Ancak üyelerin, üye olmayan kişilerle cinsel temasta bulunmalarına izin verilmektedir. Topluluğun erkek üyeleri, arkadaşlık kurdukları kızları bu topluluğa ait evlere getirmekte, anal ya da oral ilişkiler, normal ilişkiye dönüşmesinin engellenmesini temin maksadıyla şahitlerin gözetiminde yapılmakta ve bu ilişkiden sonra mağdur, Adnan Oktar'ın beğenisine sunulmaktadır. Bu sanıktan olur alındıktan sonra mağdur, topluluk içinde yer alan başka erkeklerle aynı şekilde ilişkiye zorlanmakta, bu safha sonrasında topluluğa üye olarak kabul edilmektedir. Topluluğun cinsel ihtiyaçlarını karşılamak maksadıyla getirilen bu kızlar için 'motor' tabiri kullanılmaktadır.
Bu tür cinsel ilişkiler kameraya da kaydedilmekte ve gerektiğinde tehdit unsuru olarak kullanılabilmektedir.'' Mütalaada, Ebru Şimşek'in bu topluluğa üye yapılmaya zorlandığı, kabul etmeyince daha önce kameraya alınmış çıplak görüntülerinin basına verileceği söylenerek tehdit edildiği de anlatıldı.
Dönemin İstanbul Milletvekili Celal Adan aleyhine bir kampanya başlatıldığı, müştekinin tüm geçmişinin en ince ayrıntısına kadar araştırılarak siyasi geleceğinin yok edilmesine çalışıldığı da belirtilen mütalaada, bu topluluğa karşı yapılan polis operasyonlarından sorumlu tutulan Mehmet Ağar aleyhine de karalama kampanyası yürütüldüğü kaydedildi.
Mütalaada, topluluk üyelerinin, 1995 yılında Adnan Oktar ve topluluğu aleyhine yazdığı yazılar ve konuşma yaptığı radyo programı üzerine gazeteci Fatih Altaylı'yı da tehdit ettikleri bildirildi.
Ceza istemleri...
Mütalaanın sonuç bölümünde, sanıklar Adnan Oktar, Fırat Develioğlu, Emre Nil, Halil Hilmi Müftüoğlu, Hasan Basri Güner, Ferhat Terkoğlu, Ufuk Özturgut, Hatice Tijen Öztemir, Alev Ulaşoğlu, Meltem Arıkan, Korkut Yasa, Burak Abacı, Kartal İş, Turgut Aksu, Altuğ Müştak Berker, Burak Sanver, Seçim Köse, Tarkan Yavaş, Ali Suat Kütahnecioğlu, Tolga Horoz, Adnan Tınarlıoğlu, Emre Çalıkoğlu, Bahattin Selçuk Hazneci, Atilla Menevşe, Mesut Soltay, Muhammet Cihat Gündoğdu, Mehmet Murat Atmaca, Murat Terkoğlu, Gökalp Barlan, Ersin Alacadağ, Esragül Efeoğlu, Hüseyin Avni Cem Yücel ve Timur Ayan'ın, 4422 sayılı Kanun'un 1/1. maddesi uyarınca ''Çıkar amaçlı suç örgütü
kurmak'', müdahiller Ebru Şimşek, Fatih Altaylı ve Mehmet Ağar'a yönelik eylemleri nedeniyle de TCK'nın 192/1. maddesinin 3 kez uygulanması suretiyle ''Tehditle menfaat sağlamak'' suçlarından dolayı toplam 6 ile 15'er yıl arasında ağır hapis cezasına çarptırılmaları istendi. Bu sanıkların, müşteki Celal Adan'a yönelik fiillerinden dolayı beraatleri öngörülen mütalaada, gıyabi tutuklu sanıklar Uğur Örmen ve Mustafa Kemal Gül'ün dosyalarının ayrılması, sanık Bekir Murat Sarıaslan hakkındaki dava dosyasının ise ''görevsizlik kararı'' ile İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesi talep edildi. Mütalaada, ''Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak'' suçundan cezalandırılmaları istenen Tarkan Yavaş ve Altuğ Müştak Berker'in, ''Müsnet cürüm işleyenleri izlemek'' suçundan ise delil yetersizliği nedeniyle beraatleri öngörüldü. Savcılığın mütalaasına katılmadıklarını belirten sanık avukatları, esas hakkındaki savunmalarını hazırlayabilmek için süre talebinde bulundular. Bu talepleri kabul eden mahkeme heyeti, duruşmayı erteledi.
Adnan Hocacılar'ın sevişme kuralları
Adnan Hoca tarikatında cinsel yaşam doğa ve toplum kurallarına baş kaldırıyor. Ortak kullanılan kadınlarla sadece anal ve oral seks yapılıyor, evlenmek ise yasak
HAKKINDA 18 yıl hapis istenen Adnan Hoca'nın artık ortalığa dökülen tarikat sırları insanları şaşkınlık içinde bırakıyor. Kendisini neredeyse peygamber ilan edecek noktaya geldiği anlaşılan Adnan Hoca'nın özellikle kadın erkek ilişkilerine getirdiği yorumlar tüm doğa ve toplum kurallarını zorluyor. Örneğin müridlerine "dini inancı kuvvetli olmayan" kadınlarla birlikte olun fetvası veren Hoca, "Kardeşinizi unutmayın. Birlikte olduğunuz kadının diğer kardeşlerle de cinsel ilişki kurmasını sağlayın!" uyarısında da bulunuyor.
Önerilen cinsel ilişki biçimi ise oral ve anal seks. Ayrıca cinsel ilişki sırasında şahit bulundurmak da şart. Bunun gerekçesini "müridlerin normal seks yapmasına engel olmak" diye açıklayan Adnan Oktar, "Şeytan bir kişiyi kandırır ama iki kişiyi kandıramaz. Onun için mutlaka şahit bulundurun" öğüdünü veriyor. Adnan Hoca, ifadesinde normal ilişkiye giren Kemal Gül isimli bir müridi ile 2 yıl görüşmediğini belirterek, bu konuda ne kadar "prensipli" olduğunu gösteriyor.
KARDEŞİNİ HATIRLA
Adnan Hoca'nın fetvasına göre, birlikte olunacak hafif kadınlar yani "motorlar", zengin kesimden seçilmeli. Çünkü Hoca'nın görüşüyle, bu kesimin kadınları rahat, paralı ve bakımlı oluyor. Fetva doğrultusunda, bir "motorla" ilişkiye giren kardeşler, mutlaka "diğer kardeşini de düşünmeli" Yani, birlikte olduğu kadının başka kardeşlerle de birlikte olmasını sağlamalı. Adnan Hoca, ilk başlarda bu durumu yadırgayan müridlerini şöyle ikna etmiş: "O kadınlar zaten hafif kadınlar. Siz onlarla birlikte olmazsanız, başkaları birlikte olur. Ayrıca kadın ne kadar çok kişiyle ilişki kurarsa, ona o kadar az bağlanırsınız."
EVLENMEK DE YASAK
Adnan Oktar'ın bu çoğulcu seks anlayışını dikte etmesinin bir başka nedeni de müridlerin tarikata bağlılığını devam ettirmek. Hoca, bir kadına bağlanan ve evlenen müridin tarikattan kopacağını düşünüyor. Bu düşünce, Adnan Hoca'nın, tarikatın seks konusunda sert olduğu dönemlerde bacılarla evlenen imamlarını boşatmasına yol açmış. Adnan Hoca'nın sağ kolu Fırat Develioğlu, bu durumu şöyle açıklıyor: "Tarikatın ilk zamanlarında bacılarla evlenebiliyorduk. Ama, yeni seks anlayışı gelince, imam nikahımızı kaldırdık. Eşimle davetlere birlikte gidiyorduk ama ayrı evlerde kalıyorduk."
"Allah rızası için seks yapıyordum"
ADNAN Hoca Tarikatı'nda "motorlar" olarak bilinen gruba dahil olan Beyza Bayraktar yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Ömer Kartal'la tanıştıktan sonra tarikat evlerine gidip gelmeye başladım. Bir gün, Burak isimli bir kişinin Kozyatağı'ndaki evine gittik. Ömer'le cinsel ilişkiye girmek istedim. Ancak benimle iç çamaşırlarımı çıkarmadan sevişti. İkinci kez, başka bir evde buluştuk. Evde Nuri diye birisi daha vardı. Bu kez sevişirken çırılçıplak kalmıştık. Benimle anal yoldan birlikte olmaya başladı. Tam o sırada, Nuri de içeriye girdi. Aynı anda benimle oral seks yapmaya başladı. Defalarca şahitler önünde oral seks yaptım. Kardeşlerle ilişkiye girerek ihtiyaçlarını karşılamak 'ecir', yani Allah rızası içindi."
Adnan Hoca'nın fıtığını gördüm
MANKEN Ebru Şimşek tarikatın kucağına düşmekten son anda kurtulan bir şantaj kurbanı. Şimşek'in dava dosyasında yer alan ifadesi şöyle: "Mesleğe ilk adım attığım günlerdi. İlk önce genç Adnan Hoca müridleriyle tanıştım. Bir gün beni Adnan Hoca ile tanışmaya götürdüler. Adnan Hoca benimle cinsel ilişkiye girmek için soyunmaya başladı. O an fıtığını görüp iğrendim ve hemen kaçtım. Tarikatla da ilişkimi kestim. Bunun üzerine beni zorla bir eve götürdüler. Tehdit ederek seks pazarlığı yapıyormuşum gibi görüntülerimi çektiler. Sonra da şantaj yaptılar. Ardından basına dağıttılar. Bu şantajlar sadece bana yapılmadı. Birçok genç kıza, sanatçıya, ünlü insanlara da yapıldı. Ama su yüzüne çıkan benim şantaj kasedim oldu."
Yakalandığı gece ona ikram edilen kadın
Adnan Hoca tarikatını çökerten polis operasyonu yapıldığında Adnan Hoca, o gece müridlerinin sunduğu Elite Model Look finalisti Tuğçe ile birlikteydi
POLİS 12 Kasım gecesi Adnan Hoca tarikatına karşı operasyon başlattı. Tarikat evleri bir anda basıldı ve tarikat lideri Adnan Hoca "uygunsuz" bir haldeyken ele geçirildi. Hoca, o gece kendisine sunulan genç bir kızı koynuna almaya hazırlanırken yakalanmıştı.
Baskın sayesinde hayatı kurtulan bu genç kız Rüştü Uzel Kız Meslek Lisesi'nde okuyan 19 yaşındaki Tuğçe Doras'dı. Okulun en popüler kızlarından biri olan Tuğçe, Adnan Hoca'nın yatağına giden yola ilk adımı 1998-Elite Model Look Güzellik Yarışması'na katılarak atmıştı.
Yarışmanın 23 finalistinden biri olan Tuğçe, kamp sırasında Seçkin Pililer isimli genç kızla arkadaş oldu. Finalde Tuğçe ilk 10'a giremedi ancak Seçkin derece alarak ikinci oldu.
İkisi de Gaye Sökmen Ajansı'nda mankenliğe başladı. Arkadaşlıkları daha da sıkılaşmıştı. Bir gün Seçkin, erkek arkadaşından yeni ayrılan Tuğçe'yi yakışıklı, iyi giyimli ve kültürlü erkeklerle birlikte yemeğe götürdü. Ortam hoşuna gitmişti. Buluşmalar sıklaştı. Tuğçe artık geceleri geç saatlerde eve geliyor, cep telefonuyla uzun uzun, gizli görüşmeler yapıyordu. Ailesi huzursuzluğa kapılırken, okuldaki arkadaşları da farkettiler değişikliği. Genç kızın, etek boyu uzamış, din derslerine olan ilgisi artmış, elinden dini kitaplar düşmez olmuştu. Evde de sabah akşam namaz kılıyordu.
KADERİ DEĞİŞTİ
Tuğçe, birgün annesi ile birlikte Beyoğlu Muammer Karaca Tiyatrosu'nda bir panele katıldı. İşte o gün annesi Tuğçe'nin "Adnan Hocacılar"ın arasına düştüğünü anladı. Ancak, kızını o çevreden kopmaya ikna edemedi.
Tuğçe, artık tarikatın dini toplantılarına katılıyor, Seçkin ile birlikte "Kardeşler" denilen grupla görüşüyordu. Sonunda Adnan Hoca'yla tanıştı. Genç kızı Silivri'deki çiftlikte gören Adnan Oktar'ın ilk sözü, "Sende islamı görüyorum" oldu. Ve Hoca, o akşam, Tuğçe'nin Kandilli'deki villada kendisine getirilmesini istedi. Bahadır Güven, Tuğçe'ye Adnan Hoca'ya sunulmak üzere hazırlanmasını söyledi. Tuğçe, Adnan Hoca'nın cariyesi olacaktı. Ancak, polis baskını genç kızı bu tuzağa düşmekten kurtardı. Gözaltına alınanlar arasında Tuğçe de vardı. İlk başta konuşmak istemedi. Ama diğer genç kızların durumunu görünce nasıl bir uçurumun kenarından döndüğünü anladı. Ve tarikatın çirkin yüzünü bir bir anlattı.
Özkan ARSLAN-Bekir BATU-Tülay ACAR (SHA)
"Çırılçıplak soyup bakıyordu.."
TUĞÇE düştüğü tuzağı şöyle anlattı:
"KULELİ, Kanlıca, Rasathane, Maltepe ve Dragos'ta evleri, villaları vardı. Bizi buradaki dini toplantılara götürüyorlardı. Bu toplantılarda, Adnan Hoca ve Adnan Hocacılık üzerine bilgiler veriliyor, normal cinsel ilişkinin nikah yapmadan gerçekleşirse zina olacağı anlatılıyordu. Ancak anal ve oral seksin dince sakıncası olmadığı özellikle telkin ediliyordu.
BİR genç kızı örgüt evine getiren erkek ilk anal birleşmeyi yapıyor, daha sonra o kızı Adnan Hoca'ya götürüyordu. Kız Adnan Hoca'nın yanında yalnız bırakılır, çırıl çıplak soyulduktan sonra sözde muayene edilirdi. Çekinen kızlara, Adnan Hoca, "Beni doktor gibi gör, çekinme. Ben sağlıklı mısın, diye kontrol ediyorum" derdi. Hoca "olur" verirse, kız tarikatta kalır, aksi halde örgütle ilişkisi kesilirdi."
Genç kızın tarikatın içyüzünün aydınlatılmasını sağlayan bu ifadesine, DGM'nin hazırladığı iddianamede de yer verildi. Ve Tuğçe, bir sanıktan çok mağdur olduğu için serbest bırakıldı. Şimdi genç manken, ailesinin onu gönderdiği bir yerde dinlenip, atlattığı tuzağın, son anda uyandığı kabusun izlerini silmeye çalışıyor. Mesleğine ve okuluna döneceği günü bekliyor.
16 ERKEKLE YATTIM
Seks kölesi gibi kullanılan kızlardan Ş.E'in itirafları ise ibret verici boyutta. Erdilek, "Örgüt, her ay 200 milyonluk cep harçlığımın 4'te 3'ünü alırdı" diyerek başladığı ifadesini, "Ecir felsefesi, erkeğin cinsel ilişki ile mutlu edilmesini öngörüyordu. Mutlu olan erkek, kardeşinin de mutlu olmasını sağlardı bu felsefeye göre. Yani bir kız, birçok kardeşle birlikte olurdu. Ben 16 erkekle cinsel ilişkiye girdim" diye bitiriyor.
Seçkin'in üzüntüsü
ONUNLA aynı kaderi paylaşan arkadaşı Seçkin Pililer de benzer yollarda tarikata girmiş. Tarikatın kirli yüzünü polise anlatan Seçkin, ifadesinde Adnan Hocacılar'ın genç kızları kandırma yöntemlerini ayrıntılarıyla anlattı. Buna göre Adnan Hocacılar, üniversite okuyan ya da medyada boy gösteren kızların peşine düşüyor, onlarla ilişki kurup yavaş yavaş tarikata çekiyordu.
"Ahmet Abi" Adnan Hoca'nın kod adı
ADNAN Oktar'ı, kamuoyu Adnan Hoca olarak tanıdı. Gerçek adı olan Adnan Arslanoğulları, 19 harften oluştuğu için müritlerine 19 rakamının Mehdiliğin habercisi olduğunu telkin etti. Şantaj ve seks tarikatında, aynı zamanda peygamberimiz Hz. Muhammed'in isimlerinden biri olan "Ahmet" ismini kullandı. Müritleri de ona hep "Ahmet Abi" diye hitap etti. Erkek müritleri, tuzaklarına düşürdükleri kızları "Ahmet Abi"lerine götürdüler. Bazı yazı ve özellikle masonluk ile islami konulardaki kitaplarını ise "Harun Yahya" kod adını kullanarak yayımladı. Kendisine önce Ahmet adını yakıştıran ve Mehdiliğini ilan eden Adnan Oktar'ın "Harun Yahya" takma adı ise Hz. Musa ve Hz. İsa'nın yardımcılarının adlarından oluşuyor.
"GÜZEL GÖĞÜSLERİ VAR"
Emre Çalıkoğlu ile U. Sait Örmen ve Sevil konuşması:
- Yengenizi misafir etmek için elimizden gelen gayreti göstermeye çalışıyoruz.
- Ondan sonra biraz önce de kendisini Ahmet Abi ile tanıştırdık.
- Naber?
- İyidir, senden naber?
- Sen Abi'ye mi gittin?
- Evet ama kalbim, öne, ondan şeyimden çıkacaktı.
- Göğüslerime falan baktı, çok güzel göğüslerin var dedi.
- ...göbeğimi çok beğendi, ne güzel göbeği var bunun böyle, badem göbekli dedi, ben oradan kalktım böyle.
- Kalktın mı?
- Evet.
- Niye?
- Çok hoşuma gitti söylediği şey.
Fırat Develioğlu ile Kemal Koç ve Bahadır Güven konuşması:
- Gitti mi, beğendi mi Ahmet Abi onu?
- Kalın karı o ya.