Adnan Oktar’ın NETcevap sitesinde, Richard Dawkins’in Yaratılış Atlası’ndaki maket böcek resimlerine ve bilgi yanlışlarına değindiği yazısına cevaben Richard Dawkins’in ve Hürriyet Gazetesi’nin Cahilliği başlıklı bir yazı yayımlanmış. Ortada bir cahillik olduğu kesin ama bunun kime ait olduğu konusunda bazı şüphelerim var. Onun için Adnan Oktar’ın cevabını ufak çaplı bir incelemeye almaya karar verdim.
Evrimi çürüten yüzlerce delilin Yaratılış Atlası ile açıkça ortaya konulmasının ardından büyük bir telaş ve panik içine giren Richard Dawkins’in düştüğü büyük cehalete Hürriyet gazetesi de ortak olmuş durumda! Sitesinde, Yaratılış Atlası’nda resmi konulmuş bulunan maketten oluşan bir böcek resmini kendince bir hata olarak nitelendiren ve bu şekilde Yaratılış Atlası’nın dünya çapındaki güçlü etkisini yine kendince örtbas etmeye çalışan Dawkins’in cahilce buluşunu Hürriyet gazetesi yine aynı yanılgı içinde büyük bir keşif zannetmiştir.
Yaratılış Atlası’nda evrimi çürüten yüzlerce delil olduğu ve bunların bilimcilerde (özellikle de Richard Dawkins’te) telaş ve panik yarattığı biraz komik bir iddia olmuş gibi geldi bana. Yaratılış Atlas’ındaki sözde deliller ancak naif, bilgisiz ve konuyla ilgili araştırma imkanı bulunmayan sıradan halkı etkileyebilecek türden. Bunların bilimcilerde telaş ve paniğe yol açtığını iddia etmek en hafif tabirle saçmalamaktır. Mesela Dr. Kevin Padian’ın konuyla ilgili sözleri durumu gayet güzel özetlemekte:
Eski bir yengeç veya başka birşeyin fosilini görünce “Bakın, tamamen normal bir yengeç gibi gözüküyor, yani evrim yoktur” diyor. Neslinin tükenmiş olması onu rahatsız etmiyor gibi gözüküyor. Canlıların zaman içinde nasıl değiştiğiyle ilgili bildiklerimizi anlama yetisi yok.
Evrim konusunda uzman bir bilimcinin bu kitap ve kitabın genelinde sunulan anlayışla ilgili görüşleri böyle. Size telaş ve panik varmış gibi geliyor mu?
Bunların yanında kitapta sunulan hayali, sözde, uydurma fosillerle ilgili birkaç yazının da linkini vereyim:
Sözde cevabı incelemeye devam edelim:
Yaratılış Atlası’nda yer alan maket böcek resmi, milyonlarca yıl önce fosil örneği bulunmuş olan canlının, bugün halen yaşadığını gösteren bir böcek resmidir. Bunun maket olup olmaması, hiçbir şey değiştirmez. Önemli olan milyonlarca yıl önce yaşamış olan bu böceğin günümüzde halen aynı şekilde var olması, yaşıyor olmasıdır.
Yaratılış Atlası’nda gerçek yaşayan canlılar olarak sunulan resimlerin bir çoğunda internetten bulunmuş olan süs veya balıkçılıkta yem olarak kullanılan maketlerin kullanıldığının ortaya konması Adnan Oktar’ı sinirlendirmiş gibi gözüküyor. Eğer kendileri en başında bu resimlerin bir bölümünün gerçek canlılara değil canlıların birebir kopyası olan maketlere ait olduğunu söylemiş olsaydı, kitaplarında bunu ufak bir not olarak belirtiyor olsaydı kimse bunlarla dalga geçmezdi.
Bunların maket olup olmaması hiçbir şeyi değiştirmezmiş. Ne kadar çok şeyi değiştireceğini çok rahatlıkla gösterebiliriz. Yaratılış Atlası denilen kitap baştan sona şu şekilde gidiyor. Bir tane fosil resmi bir tane de bugün yaşadığı söylenen bir canlının resmi yan yana koyuluyor ve “Bakın xyz milyon yıllık canlı ile bugün yaşayan canlı arasında hiçbir fark yok. Bunlar tamamen aynı. Demek ki evrim diye birşey yok.” tarzında birşeyler söyleyerek kendi çapında “evrimi çürüten” deliller ortaya koyduğunu sanıyor. Peki Adnan Oktar bunu nasıl yapıyor? Yani internetten topladığı amber içindeki canlı resimleri ve maket resimleriyle bu canlıların tamamen aynı olduğunu ve hiç değişmemiş olduğunu nasıl bilebiliyor? Adnan Oktar’ın resimlere bakarak fosil analizi yapmasını sağlayan olağanüstü güçleri mi var acaba? Bir örnek verelim hemen. Yaratılış Atlası’ndaki Dominik Cumhuriyeti’nde Bulunan Fosil Örnekleri başlıklı bölümüne bakabilirsiniz. İlk örneğe bakarsanız resmin altında şöyle dediğini göreceksiniz:
Resimde görülen 25 milyon yaşındaki yaprak zararlısı, günümüzdeki yapak zararlılarıyla tıpatıp aynıdır. Aradan geçen milyonlarca yıla rağmen hiçbir değişikliğe uğramayan yaprak zararlıları, evrim teorisini yalanlamaktadır.
Lütfen resme bakın ve Adnan Oktar’ın ne kadar üstün yeteneklere sahip, ilim irfan konusunda kimsenin yarışamayacağı biri olduğunu anlayın. Amber içindeki canlının resmine bakıyor, sonra yaşayan canlının resmine bakıyor ve hokus pokus. Bunların tıpatıp aynı olduğu ve evimin yanlış olduğu sonucu ortaya çıkıyor. Dünya üstüne böyle bir yetenek gelmemişti. Neyse ki artık o var. Onun sayesinde dertler bitti. Bir hokus pokus ile herşey çözülüyor.
Bu düşünce şeklinin yanlışlarını sıralamak gerekirse:
- Evrimin olması her türün belli bir zaman sonra koy olacağı, soyunun tükeneceği anlamına gelmez. Yani bir türün 25 milyon yıl sonra var olmaya devam etmesi evrimin olmadığı değil o canlının çevresine çok iyi uyum sağladığı ve evrim geçirmesine neden olacak çevresel baskıların olmadığı anlamına gelir.
- Canlıların sadece tek bir resmine bakarak hangi türe ait olduğunu ve başka bir resimdeki canlıyla tıpatıp aynı olup olmadığını anlamak mümkün değildir. Çok bariz olanlarda elbette mümkün olabilir ama bu olay Yaratılış Atlası’nda binlerce farklı tür için yapılıyor.
- Canlıların resmine veya sadece dış görünüşe bakınca canlının iç yapısı hakkında net birşeyler söylemek için kahin olmak gerekir. Bu nedenle dış görünüşleri tıpatıp aynı bile olsa canlıların tamamen aynı olduğunu ve hiç değişmediğini iddia etmek temelsiz olacaktır.
İncelemeye devam edelim:
Bu gerçeğin yanı sıra, her nedense “detaylara önem verdiği izlenimi vermeye çalışan” Dawkins de, Hürriyet gazetesi de söz konusu canlının günümüzde yaşayan örneğinin Yaratılış Müzesi sitesinde uzun zamandır bulunmakta olduğunu görmezden gelmektedirler. Oysa dileyen herkes, Dawkins’in ve Hürriyet gazetesinin spekülasyon malzemesi haline getirmeye çalıştıkları evcikli böceğin günümüzde yaşayan örneğinin resmini http://www.yaratilismuzesi.com/fosiller/fosil.php?Id=160 adresinden inceleyebilir.
Bunları defalarca söyledim, bir kere daha tekrarlayayım. Adnan Oktar hiçbir bilimsel değeri olmayan laflar ediyor. İki tane resim koyuyor ve “bunlar tamamen aynı, o zaman evrim yok” diyor. Haliyle bilimciler de buna gülüyor. Sen kimsin ki bunu söyleyebiliyorsun? Fosiller veya biyolojinin herhangi bir dalında herhangi bir eğitimin var mı? Nasıl oluyor da sadece resimlere bakarak canlıların tıpatıp aynı olduğuna karar verebiliyorsun? Sana bu bilgiyi veren kim? Bizim bilmediğimiz olağanüstü yeteneklerin falan mı var? Öyleyse söyle de bilelim ve ona göre konuşalım. Yoksa bu fosilleri inceleyen bilimcilerin söylediklerini mi temel alıyorsun? Yani birileri bunları inceleyip “bunlar tıpatıp aynı” mı diyor? Kim bunu söyleyen bilimci? Onları kaynak alıyor olsan heralde bunları kitabında belirtirdin değil mi? Böyle birşey belirtmediğine göre bu sonuca kendi kendine vardığın anlaşılıyor. Peki bunu nasıl yapıyorsun?
Dikkat edilirse Richard Dawkins de, sitesinde evcikli böceğin günümüzde yaşayıp yaşamadığı konusuna nedense hiç girmemiş, bu konuda hiçbir yorumda bulunmamış, sadece Yaratılış Atlası’nda sunulan resmin niteliği ile ilgilenmiştir. Elbette ki, Dawkins’in, canlının günümüzde yaşıyor olması ve milyonlarca yıl boyunca değişmemiş olması gerçeği karşısında söyleyecek hiçbir sözü bulunmamaktadır.
Bak sen şu komediye. Ne yapacaktı Richard Dawkins? Ne bekliyordun? Bütün kitabı baştan sona sayfa sayfa inceleyip binlerce örneği tek tek inceleyip hepsiyle ilgili yorum yapmasını mı bekliyordun? Heralde adamcağızı işi gücü olmayan, boş gezenin boş kalfası sandınız. Adam kitaptan gözüne çarpan 4 tane örneğe değinmiş yazısında. Birinde yılanbalığı diye sunulan şeyin aslında bir denizyılanı olduğunu söylemiş. Heralde Dawkins’in burada göstermeye çalıştığı şey resimlere bakarak canlıların tıpatıp benzer olduğunu anlayabildiğini iddia eden birinin bir balık ile bir sürüngeni ayırt edemiyor olmasının ne kadar ironik olduğudur. Diğer örnekte deniz lalesi olarak sunulan şeyin aslında halkalı solucan olduğunu söylüyor. Diğer örnekte ise tamamen aynı olduğu iddia edilen bir canlının bilimsel sınıflandırmada farklı bir sınıfa ait bir canlı olduğunu göstermiş. Burada bilimsel sınıflandırmada farklı sınıfta olmanın ne anlama geldiğini bilmeyenler için ufak bir örnek vermek istiyorum. Örneğin burada tıpatıp aynı oldukları iddia edilen canlılar memeliler ve kuşlar gibi aynı filumda (şube) olup farklı sınıftadırlar. Yani aynı türde olduğu iddia edilen canlılar aynı cins, aile, takım veya sınıfta bile değil. Memeliler ve kuşların birbirine benzediği kadar bile birbirine benzer değil. Son örnekte ise meşhur, kancası gözüken balık yemi olarak yapılmış makete değinmiş. Daha ne bekliyordunuz çok merak ediyorum? Richard Dawkins işini gücünü bırakıp tüm örneklerinizi tek tek inceleyerek bu tip yüzlerce belki binlerce yanlışı ortaya koymakla mı uğraşacaktı? Bu kitabın ne tür şeylerle dolu olduğunu göstermesi açısından gayet bilgilendirici bir yazı yazmış adam. “Bakın bununla ilgili hiçbir şey söyleyememiş, söyleyecek hiçbir sözü yok” gibi garip iddialarda bulunmak biraz komik olmuyor mu? Onun hakkında birşey yazmış olsa binlerce diğer örnekten birini seçip “bakın bunun hakkında hiçbir şey söyleyememiş” diyeceksiniz. Onun için bu tip ufak oyunlara başvurmanız biraz komik kaçıyor.
Yine Dawkins’in binlerce sayfalık Yaratılış Atlası’nın hemen her sayfasında gördüğü yüzlerce yaşayan fosil hakkında da söyleyecek hiçbir şeyi olmamıştır. Bu önemli fosil deliller karşısında uzun zamandır diğer evrimcilerde olduğu gibi Dawkins cephesinde de bir suskunluk hakimdir. Evrimi çürüten deliller karşısında yapabilecek bir açıklaması, getirebilecek bir delili olmadığını açıkça dile getirmek yerine susmayı tercih etmektedir.
Yukarda bahsettiğim saçmalığı burada yapmışlar. Anlaşılan Adnan Oktar kitaptaki yüzlerce örneğin her biriyle ilgili birşeyler söylenmesini bekliyormuş. Komik bile değil. Heralde Adnan Oktar bilimcileri, bilimle uzaktan yakından ilgisi olmayan, biyoloji, evrim ve fosiller hakkında hiçbir eğitim almamış birisinin hiçbir bilimsel kaynağa dayanmadan yazdığı ve ilkel bir evrim anlayışı sergilediği kitabındaki yüzlerce örneği tek tek inceleyecek kadar boş vakti olan insanlar sanıyor. Pes doğrusu.
İçinde yüzlerce yaşayan fosil örneği verilmiş olan, evrimi kesin olarak çürütmüş bulunan toplam 2300 sayfalık 3 ciltlik devasa Yaratılış Atlası’nda, Dawkins, bula bula bir maketin resmini bulmuş ve bunu da bir hata olarak göstermeye çalışmıştır. Evrimciler kitapta hiçbir hata olmamasını, milyonlarca yıl önceki canlıların günümüzde halen yaşadığının kanıtlanmış olmasını kendilerine yedirememişlerdir. İşte Dawkins’in gösterdiği bu beyhude çaba, Yaratılış Atlası’nın ne kadar doğru ve etkili olduğunu göstermektedir. Bu durum, aynı zamanda Yaratılış Atlası vesilesi ile evrimin dünya çapında nasıl güçlü bir çöküşe gitmiş olduğunu da göstermektedir.
Sadece maket resimleri değil yukarda da belirttiğim gibi gayet somut bilgi yanlışlarına da değiniyor makalesinde. Adnan Oktar’ın anlayamadığı şey bilimcilerin, bu kitapların hedef kitlesi olan sıradan insanlar kadar naif olmadıkları ve hiçbir bilimsel delile dayanmadan, sadece yan yana iki resim koyarak “bunlar tamamen aynı, hiç değişmemişler, o zaman evrim yoktur” türünden komik iddialarla dolu bir kitabı ciddiye almayacaklarıdır. Eğer kitaptaki veriler bilimsel delillere veya kaynaklara dayanıyor olsa elbette o iddiaları uzun uzun inceleyip gerekli cevabı verirler. Ama Richard Dawkins’in kısaca göstermeye çalıştığı gibi bu iddialar hiçbir temele dayanmıyor ve birçok bilgi yanlışı içeriyor. Durum böyle olunca bütün kitabı tek tek incelemeye gerek bile duymuyorlar normal olarak. Yüzlerce fosil örneği verilen kitapta bunların kaç tanesi bilimsel kaynağa dayanıyor? Hepsinde Adnan Oktar’ın sözü kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Şu fosil şu türde canlıdır ve şu kadar milyon yaşındadır diyor ve noktayı koyuyor. Böyle bir bilimsellik olmaz. Bu komedidir. Bilimciler neden bunu ciddiye alıp da incelesin ki? Adnan Oktar kim ki onun sözü bilimsel bir kaynak olarak kabul edilsin?
Bu noktada en başa dönüp tekrar sormak lazım. Adnan Oktar’ın da dediği gibi ortada bir cahillik var ama bu kimin cahilliği? Kararı siz verin.