evrim-olgusu
 
  ANA SAYFA
  VİDEOLAR:
  EVRİM DERSLERİ
  Evrim Sempozyumu
  Harun Yahya Sacmalıkları:
  => Gerçek Yüzü
  => Yaradılıs Atlası
  => Gizli Yaşamı
  => Harun Yahyaya Cevaplar
  => Cevaplar-2
  => Cevaplar-3
  => Hayali Fosiller-1
  => Hayali Fosiller-2
  => Mutasyonlar ve Kambriyen Dönemi Çarpıtmalarına Yanıt
  => Darwinius masillae ile ilgili yeni gelişmeler
  => Apandis, kuyruk sokumu kemiği ve körelmiş organlar
  => Dino Kuş Furyası Üzerine Çarpıtmalar
  => Toumai Çarpıtmaları
  => Harun Yahyanın İstdigi Oldu
  => Cahillik olduğu kesin ama kimin cahilliği?
  => Harun Yahya öğreniyor mu?
  => Harun Yahya'dan Masallar
Yaradılıs Atlası
Yaradılış Atlasındaki Saçmalıklar

 


 

2006 yilinda, Musluman Turk apolojist Harun Yahya tarafından yazilmis, Atlas of Creation isimli kitabi, siparis vermemis olmasina ragmen, tamamen ucretsiz olarak posta kutusunda bulan dunya capinda onbinlerce bilim adamindan biri oldum. Onbir dilde yayimlanan kitabin tezi, evrimin yalan oldugu. Ana "kanit", her biri gunumuzdeki karsiliklari esliginde sayfa sayfa sunulmus, fosilin zamanindan beri hic degismedigi soylenen hayvan fosillerinin guzel fotograflarindan olusuyor. Kitap buyuk, 700 sayfadan fazla, renkli, kuse kagida basili, gosteris yapmak icin kahve masasi uzerine koyulacak cinsten. Boyle bir kitabi uretmenin maliyeti fazlasiyla yuksek olsa gerek, ve insan kendini bunun bunca dilde ve bu kadar fazla nusha halinde uretimi ve dagitimi icin harcanan paranin nereden geldigini merak etmeden edemiyor.

sea snake

Kitabin butun anafikrinin gunumuz hayvanlariyla fosillesmis karsiliklarinin guya benzerligi uzerine dayandigi dusunuldugunde, kitabi rasgele karistirirken 468. sayfanin, biri gunumuz, biri de fosillesmis "yilanbaligi"na ayrildigini gormek beni eglendirdi. Resmin aciklamasi diyor ki:

 
Anguilloformes takimi icinde 400'den fazla yilanbaligi turu bulunmaktadir. Milyonlarca yildir hicbir degisim gecirmemis olmalari, evrim teorisinin gecersizligini bir kez daha ispatlamaktadir.


Gosterilen yilanbaligi fosili gayet tabii gercek bir yilanbaligi olabilir, bilemiyorum. Fakat suphesiz, Yahya'nin cizdigi (solda) gunumuz "yilanbaligi" bir yilanbaligi degil, muhtemelen cok zehirli Laticauda cinsinden bir denizyilanidir (bir yilanbaligi tabii ki hicbir sekilde bir yilan degil, teleost bir baliktir). Kitabi bu tip benzer kusurlar icin taramadim. Fakat bunun neredeyse acip baktigim ilk sayfa oldugu dusunuldugunde, kitabin ana tezi olan gunumuz hayvanlarinin fosil karsiliklarinin zamanindan beri hic degismedigi savinin ne degeri kalir ki?

Sirasi gelmisken belirteyim; Mayis 2008'de, gercek adi Adnan Oktar olan Harun Yahya, bir Turk mahkemesinde "sahsi menfaat icin yasadisi orgut kurmaktan" uc yil hapis cezasina carptirilmisti.

8 Temmuz'da eklenen ilave:

Bu sacma kitabin bazi diger sayfalarina daha baktim. 54-55, 368-369 ve 414-415. Sayfalarda ikiser sayfa kaplayacak halde yayilanlarin "Crinoid" oldugu belirtilmis, ve hepsi eski crinoid fosillerinin gunumuzdekilere ne kadar benzer oldugunu gostermeye calisiyor. Crinoidler, derisidikenliler subesinden denizyildizlarinin bitkiye benzeyen akrabalaridir. Bu uc cift sayfada da neredeyse ayni resim aciklamasi yer aliyor. Iste 54. sayfa'daki aciklama:

 
Hayattaki haliyle birebir ayni olan, 345 milyon yil yasindaki crinoid fosili evrim teorisini curutuyor. 345 milyon yildir degismemis olan crinoidler evrim teorisini curutuyor ve Tanri'nin yaradisini bir hakikat olarak ortaya koyuyor.

pic 2

Her uc cift sayfada da savi izah etmek icin gunumuz crinoidlerinin guzel bir renkli fotografi bulunuyor. Tek mesele su: hicbir sayfada, gunumuz ornegi gosterilen hayvan, bir crinoid degil. Bir derisidikenli bile degil. Bir ikincil agizli (derisidikenliler ve bizim de ait oldugumuz alt alem) bile degil. Zoolog okurlar, bunun bir sabellid, bir halkali solucan oldugunu fark edeceklerdir.


402. sayfada, dogru bir sekilde ophiuroid olarak belirtilmis dort adet fosil resmi bulunuyor. Ophiuroidler derisidikenlilerin onde gelen bir sinifidir. (Digerleri denizyildizlari, denizkestaneleri, ve crinoidlerdir.) Bir kez daha, standart olarak sunulan yaradilisci resim aciklamamiz:
 
 
180 milyon yillik bu fosil, ophiuroidlerin 200 milyon yildir ayni oldugunu gosteriyor. Bugun yasayanlardan farksiz olan bu hayvanlar, evrim teorisinin gecersizligini bir kez daha ortaya cikariyor.

Burada fosillerden beri degisimin olmadigini aciklayacak bir degil iki resmimiz var. Bu gunumuz hayvanlarindan biri gercekten bir ophiuroid. Digeri bir denizyildizi! Derisidikenlilerin tamamen farkli bir sinifindan, ve en kotu niyetli bakisla bile gozle gorulur bir sekilde cok farkli.

Son olarak,
PZ buna Pharyngula'da dikkat cekti, fakat eksiksizlik acisindan ben de bir resim ekliyorum. Sayfa 244'te Yahya, trichopteralarin kehribar icinde 25 milyon yildan beri bozulmadigi icin hic degismediklerini soylemek istiyor. Bir kez daha, resim aciklamasi:
 
 
Bu canlilar, yapilarinda en ufak bir degisiklik olmaksizin milyonlarca yil boyunca varligini surdurmustur. Bu boceklerin hic degismemis olmasi, hic evrimlesmemis olduklarinin bir isaretidir.

fishing lure

Simdiye kadar, gunumuz hayvanlarindan birinin fotografina baktigimiz zaman oldukca iyi bir seyler bekleyegeldik. Gunumuz trichopterasi ne olacak? Belki bir tekes? Bir bahce sumuklubocegi mi? Buyuk bir karides mi? Hayir, bir bakima bunlardan cok daha iyisi: bariz bir celik kancaya takili bir balik yemi!


Bu kitabin pahali ve isiltili uretimiyle icerigin "nefes kesen anlamsizligi"ni bagdastirmakta aciz kaliyorum. Acaba gercekten anlamsizlik mi, yoksa basit tembellik mi — ya da cogunlukla Musluman yaradiliscilar olan hedef kitlenin cehalet ve aptalliginin alayci farkindaligi mi? Ve para nereden geliyor?

Evrim ve Harun Yahya Çarpıtmaları

Bu aralar forumlarda ve paylaşım sitelerinde Evrim ve Yaratılış tartışmalarına çok rastlıyorum. Yaratılışçıların tezleri temelde Harun Yahya (Adnan Oktar) denilen kişinin bilim dışı söylemlerinden oluşuyor. Aslında Adnan Oktar'ın bilim dışı söylemleri uzun zamandır var. Ama özellikle bu günlerde bu kadar abartılması ve güzellemelerle sunulması kuşku uyandırıyor. Hatta geçenlerde HaberTürk'te Yiğit Bulut tarafından beş saat konuk edildi ve Harun Yahya'nın beş saat boyunca bilim dışı söylemlerinin propagandası yapıldı. Harun Yahya, karşısında tek bilim adamı olmadan beş saat boyunca safsatalarını sıraladı durdu. Hatta bir ara mehdi olarak kendini bile tarif etti: "Mehdi siyah saçlıdır, alnı geniştir, kaşları hilal şeklindedir, ortasında çizgi vardır, sakallıdır, sırtında şurasında burasında beni vardır." "Bana benziyor ama ben Mehdi olduğumu iddia etmiyorum. Benzemiyorum dersem samimiyetsizlik olur."

Adnan Oktar'a olan ilginin özellikle bu günlerde bu kadar artmasının ya da arttırılmasının nedenini gerçekten çok merak ediyorum. Harun Yahya'nın bilimin herhangi bir dalında uzmanlığı yoktur, özellikle Biyolojiyle hiç ilgisi yoktur. Ayrıca söylemleri de bir o kadar bilimden uzaktır. Peki buna rağmen Adnan Oktar'ın tezleri neden birileri tarafından çok bilimselmiş gibi sunulur ki? Ya da bu safsatalar bir tv programında hiçbir bilimsel değeri olmadığı halde neden beş saat boyunca propagandası yapılır ki? Bilim rasyoneldir, kanıtlanabilirdir. Peki Adnan Oktar'ın bilimsel sorulara verdiği cevaplar nelerdir: "Allah öyle istiyorda ondan", "Hadislerde yazıyor", "Allah onları öyle yarattı". Adnan Oktar katıldığı programda beş saat boyunca bu cevapları verdi. Bu sizce bilim midir? Bence bilimle uzaktan yakından ilgisi bile yoktur. Adnan Oktar'ın Evrim'e sözde cevap verdiği birçok kitabı mevcut. Bu kitapların birçoğu evrimle ilgili yalanlardan ve photoshop'la düzenlenmiş resimlerden oluşuyor, özellikle "Yaratılış Atlası". Bu kitapların binlerce örneği de ücretsiz dağıtılıyor, bu konuya daha sonra özellikle döneceğim. Dediğim gibi bilim adamı vasfı taşımayan, yazdıkları da bilim dışı safsatadan öte gidemeyen bu kişi, söylemleri çok bilimselmiş gibi özellikle insanlara sunuluyor.


Adnan Oktar uzun zamandır da evrimcilere, evrimci sitelere savaş ilan etmiş durumdadır. Richard Dawkins'in "Tanrı Yanılgısı" isimli kitabının Türkiyedeki çevirmenini ve yayıncısını mahkemeye vermişti. Yayıncının ve çevirmenin tutuklanmasını, kitabın toplatılmasını istemişti. Dava sonucunda ne kitap toplandı, ne de çevirmen ve yayıncı ceza aldı. İnternet sitelerine açtığı savaşta Dawkins'in sitesini belli bir süre kapalı tutmayı başarmıştı. Hatta belli bir süre Eğitim-sen'in sitesini bile kapattırmıştı. Adnan Oktar'ın kapattırdığı birkaç site şöyle: richarddawkins.net, ekşi-sözlük, süperpoligon.com, wordpress.com, Eğitim-sen, nacizanebilgi.com, gazetevatan.com. Harun Yahya bugüne kadar 61 siteyi erişime kapattırmış.


Adnan Oktar insanlara bugünlerde "Evrim karşıtı çok önemli çalışmaları olan muhterem bir din adamı (!)" şeklinde sunuluyor. Adnan Oktar'ın sözde çalışmalarının bilimle uzaktan yakından ilgisi olmadığı açıktır. Peki Adnan Oktar anlatıldığı kadar önemli bir kişilik midir biraz buna bakalım. Aslında Adnan Oktar ismini ilk duyduğumda direk aklıma "Adnan Hoca"cılar tarikatı geliyor. Bu tarikat ve Adnan Oktar'ın geçmişi nedense hep samanaltı ediliyor. Tıpkı o tv programında olduğu gibi. Peki bu tarikat neyin nesiydi? O dönem ortaya çıktıklarında medyada bolca yer almışlardı. Genelde seks'in ve cinselliğin egemen olduğu bir tarikat olarak sunulmuşlardı. Peki insanların geçmişine çok meraklı olan medyamız Adnan Oktar'ın geçmişine neden bu kadar ilgisiz bunu da anlamak güç. Adnan Hoca tarikatıyla ilgi birkaç haber:


Adnan Hoca sanki grup seks tarikatı kurmuş...(Milliyet)
Adnan Hocacılar'ın sevişme kuralları (Sabah)
Yakalandığı gece ona ikram edilen kadın (Sabah)


Haberlerin başlıkları bile bazı şeyleri anlamınıza yetiyor. Ayrıca internette "Adnan Hoca tarikatı" olarak arama yaparsanız daha fazla veriye ulaşabilirsiniz. Herşeyi çabuk unutan bir halkız, bazı şeyleri hatırlamak gerek.


Gelelim Adnan Oktar'ın kitaplarını ücretsiz dağıtma meselesine. Harun Yahya mahlasıyla yayınlanan Adnan Oktar kitapları her yerde ücretsiz dağıtılıyor. En son olarakta "Yaratılış Atlası" isimli kitap birçok fen bilgisi öğretmenine, hatta Richard Dawkins'e bile ücretsiz olarak gönderildi. On binlerce örneğin ücretsiz dağıtıldığı öne sürülüyor. Bahsedilense sadece "Yaratılış Atlası" isimli kitabı. Artık diğer kitaplarıyla sayıyı siz düşünün. On binlerce örneğin basım, dağıtım masrafları hayli yüksek olsa gerek. Savaş açtığı ve internet sitesini, kitaplarını yasaklatmaya çalıştığı Richard Dawkins, "Yaratılış Atlası"nı Oxford Üniversitesinin Basımevine götürür ve üç kişi'nin incelemesine sunar. Kitap büyük boyutlarda, 764 sayfa, tamamı kuşe kağıda basılı, bol miktarda hayvan resimleri bulunan, renkli bir kitaptır. Kitabın incelenmesinin sonucunda ederinin -1o bin kopya üzerinden hesaplanır, kitabın 10 bin kopyadan fazla dağıtıldığı söylenmektedir- 500bin Pound olduğu anlaşılır. Tabi bu hesapta kitabın dağıtım masrafları yoktur. Kitabın tüm dünyaya dağıtıldığı söylenildiğine göre kargo masrafları oldukça fazla olmalı. Bir de bunun üzerine diğer kitapların basım ve dağıtım masraflarını eklerseniz rakamın ne kadar büyük olduğu anlaşılır. Dawkins'te haklı olarak, bu derenin suyu nerden gelmektedir diye sormaktadır.

Adnan Oktar, "Yaratılış Atlası" isimli bir kitap yazmış ve tüm dünyaya dağıtıyor. Bu kitabında evrimi çökerttiği iddiasında. Öyleyse bu kitap ciddi bilimsel kanıtlar üzerine kurulu olmalı. Çünkü Evrim Teorisi tüm bilim dünyası tarafından kabul edilen bilimsel bir teoridir. Böyle bir teoriyi çürüttüğünüzü iddia ediyorsanız elinizde ciddi bilimsel kanıtlar olmalıdır. "Yaratılış Atlası", canlıların evrim geçirmediği yaratıldıkları gibi kaldıkları üzerinden kanıtlar sunmaya çalışan bir kitap. Yalnız bir nokta var ki, kanıt olarak gösterilen canlıların hiçbiri aynı canlılar değil. Bir fosil resmiyle benzer olan - yalnızca görsel olarak benzeyen- bir canlının resmini koymuş ve bunları kanıt olarak sunmuş. Ayrıca bazı örneklerde kanıt olarak sunulan canlılar gerçek bile değil. Adnan Oktar bir balık oltası resmini bir yerlerden bulmuş ve kitabında kanıt olarak sunmuş. Balık oltasının kancasını bile kaldırmaya gerek görmemiş. Kitap bunun gibi komik yüzlerce örnekle dolu, sözde kanıtlar bunlardan oluşuyor.

Yine " Yaratılış Atlası"nda Adnan Oktar, "ara-geçiş fosil"lerinin olmadığı iddiasında. Kanıt olarak timsah ve sincabın, deniz yıldızı ve balığın ara fosillerinin olmadığını iddia ediyor. Dawkins'te haklı olarak "timsah ve sincabın neden bir ara fosili olsun ki!" diyor ve gülmekle yetiniyor. Kitap bunun gibi yüzlerce bilim dışı örnekle dolu. Aslında her fosil bir ara-geçiş fosiliyken Adnan Oktar, sözde kanıtlarıyla "ara-geçiş" fosilinin olmadığını iddia ediyor. Görüldüğü gibi Adnan Oktar'ın ne bilimsel bir uzmanlığı vardır, ne de biyolojiyle ilgili bir alanda bilgisi vardır. Kitapları da kendisi gibi bilimden uzaktır.

Tüm bunlara rağmen Adnan Oktar, evrimi çürüttüğü iddiasındadır. Söylemleri de bilimsel tezlermiş gibi özellikle desteklenmektedir. İşin tehlikesi Adnan Oktar'ın söylemlerinde değil (bilimsel olarak evrim adına hiçbir tehlikesi olmadığı çok açıktır) , bunların bilimsel tezlermiş gibi birileri tarafından pazarlanmasındadır. İşin tehlikesi araştıran, okuyan insan için değil, araştırma imkanı olmayan bir çok insanı kandırmayı başarmasındadır.


Daha öncede dediğim gibi bilim rasyoneldir ve kanıtlanabilirdir. Yaratılış düşüncesi tam da bu yüzden evrimin alternatifi olamaz. Çünkü din dogmadır, rasyonel değildir, yaratılış düşüncesi de dinin bir ürünüdür. Evrim Teorisi karşısında yaratılışçı söylemlerin hiçbir anlamı yoktur, hele ki Adnan Oktar iddialarının hiçbir anlamı yoktur. Binlerce paleontolojik bulgu canlıların evriminin kanıtıdır. Peki Adnan Oktar'ın kanıtı nedir? Photoshop'ta düzenlenmiş, kancası unutulmuş balık oltası mı!

 

Yaratılış Atlası masalları

Harun Yahya ekibinin yeni bir masalıyla tekrar karşınızdayım. Terör Suçu İşleyenler Aslında Darwinisttir başlıklı bir haber yapmışlar bu sefer. Masal şöyle başlıyor:

 
ABD’deki en iyi küçük, günlük gazete olarak tanınan Walla Walla Union Bulletin gazetesi, 16 Eylül 2007 tarihinde Yaratılış Atlası ile ilgili bir makaleye yer verdi. Gazetenin yayıncısı Larry Duthie tarafından kaleme alınan makalede, Atlas‘tan şu ifadelerle bahsedildi:

Devamında yazıdan bölümlere yer veriliyor. Burada bahsi geçen makalenin aslına buradan ulaşabilirsiniz. Masaldaki bazı hatalı çevirilere ve gerçek olayın anlatılmayan kısımlarına kısaca değineceğim. Masalda şöyle deniliyor:

 
… Bu kitabın adı Yaradılış Atlası. Kitabı gözden geçirdim… [kitabın] bu olağandışılığının beni büyülediğini söyleyebilirim.

 

Yazının aslında ise olağandışılık olarak aktarılan kısımda “weirdness” kelimesi kullanılmış yani gariplik, tuhaflık. Ayrıca üç nokta ile geçilen bölümde “baskısı ve cildi iyi olmasına rağmen size diğer kitabı – büyük olanı öneremem” diyor. Burada yazar yazısında iki kitap hakkında konuşuyor. Okurlarına önerdiği ve ilk tanıttığı kitap Luis Alberto Urrea’nın Devil’s Highway isimli kitabı. Sıra Harun Yahya’nın Yaratılış Atlasına gelince bu kitabı okurlarına önermediğini söylüyor ve zaten yazının devamında da neden önermediğini açıklıyor. Ama nasıl oluyorsa Harun Yahya ekibi bu yazıyı kendileri için önemli bir başarıymış gibi göstermeye çalışıyor. Masal şöyle devam ediyor:

 
800 sayfanın büyük kısmı fosil fotoğraflarından oluşuyor ve bu şekliyle sergilenmek üzere sehpalarda sürekli tutulacak bir kitap kalitesinde üretilmiş. Fotoğraflar enstantane ve renkler çok güzel bir biçimde ayarlanmış…

Bu seferki üç noktalı yerde ise yazar “ama burası dengenin bittiği yer” diyor. Yani “resim ve renkler çok dengeli ama denge burada bitiyor” diyor. Masalımıza devam ediyoruz:

 
566’ncı sayfada örneğin günümüz mayıs sineği larvası ile bir böcek fosilinin fotoğrafını yan yana konmuş… Başlıkta diyor ki 156 ila 150 milyon yıl arasında, Son Jurasik Çağda bulunan bir fosil. “Bugün yaşayan mayıs sineği larvaları ile 156 ilâ 150 milyon yıl yaşındakiler aynı. Bu bize evrimin bir senaryo olduğunu ve bilime dayalı olmadığını gösteriyor.” diyor yazar.

Burada üç nokta olan yerde ise “aynı değiller ama benzerler” diyor yazar. Yani aslında Harun Yahya’nın temel argümanının aslında yanlış olduğunu söylüyor. Haliyle aradaki bu cümleyi almamışlar. Masala devam:

 
Bu kitabın bir dindar tarafından yazılmış olduğu açıkça görülüyor ve gerçekten de öyle. Harun dindar bir Müslümandır.

Burada ise yazar “fundementalist” kelimesini kullanmış yani köktendinci (veya köktenci). Yani yazar Harun Yahya’yı dindar bir müslüman olarak değil köktendinci bir müslüman olarak nitelendiriyor. Masal böyle sürüp gidiyor. Hoş gözükmeyecek bölümler alınmıyor ve sanki kitap ve Harun Yahya hakkında güzel şeyler yazılmış gibi gösterilmeye çalışılıyor.

Bu arada yazının devamında yazar şöyle diyor:

 
Karmaşık konulardaki tüm bakış açılarını inceleyen Devil’s Highway’in aksine Yaratılış Atlası dengeyi sağlayabilecek her veriyi görmezden geliyor. Örneğin kitapta tek bir dinozor fosili fotoğrafı yok.

Görüldüğü gibi aslında bu yazı bir eleştiri yazısı hem de olumsuz bir eleştiri yazısı. Ama Harun Yahya ekibi bu yazıyı alıp kesip biçerek bir şekilde kendileri adına olumlu birşeymiş gibi sunuyorlar.

Belki yaptıkları şeyden utanırlar ve buna bir son verirler diye bu yazıları yazıyorum. Ama anlaşılan bundan rahatsız olmuyorlar. Belki de “ne de olsa dava açıp bir şekilde siteye erişimi engelletiyoruz” diyerek bunu önemsemiyorlardır. Kim bilir…

 

Yaratılış Atlası’nın dünyadaki ‘Etkileri’

Geçenlerde Etkiler adlı Harun Yahya haberleri yapan bir blog ile karşılaştım. Bu blogdaki New York Times’da Harun Yahya başlıklı yazıda, The New York Times’da Yaratılış Atlası kitabının dünya çapında çeşitli kurumlara ve kişilere gönderilmesiyle ilgili haberden bahsediliyor. Haberden alıntılar yapılarak Harun Yahya’nın ne kadar büyük birşey başardığı izlenimi verilmeye çalışılıyor. Ama nedense orijinal haberdeki bazı önemli bölümler es geçilmiş. Ben de size onları aktarmak istiyorum. İşte NYT’daki makalede olan ama Etkiler’deki yazıda belirtilmeyen kısımlar:

 
Birleşik Devletlerde henüz benzer tepkiler ortaya çıkmıyor. Diğer meslektaşları gibi posta kutusunda bu kitabı bulan Berkeley Üniversitesi’den evrimsel biyolog Kevin Padian “Biz ülkemizde buna benzer saçmalıklara alışığız” diyor.
 
Kitabı alanların “yalnızca boyutları ve üretim değerleri karşısında hayret ettiklerini ve içinin zırvalarla dolu olması karşısında da aynı derecede şaşırdıklarını” söylüyor.
 
Dr. Padian “Eski bir yengeç veya başka birşeyin fosilini görünce ‘Bakın, tamamen normal bir yengeç gibi gözüküyor, yani evrim yoktur’ diyor. “Neslinin tükenmiş olması onu rahatsız etmiyor gibi gözüküyor. Canlıların zaman içinde nasıl değiştiğiyle ilgili bildiklerimizi anlama yetisi yok.”

Bunlar Kevin Padian’ın söyledikleriyle ilgili olup Etkiler’de nedense yer almayan bölümlerdi. Bir de Kenneth R. Miller’ın söylediği ama yine nedense Etkiler’deki yazıda yer almayan bölüme bakalım:

 
Eline kitap ulaşanlar kitabın içeriğinden etkilenmeseler de kitabın görünen maddi değeri karşısında şaşkınlığa uğradılar. Klasik biyoloji ders kitabı yazarlarından Dr. Miller, “Bir kitapçıya gidip böyle bir kitapla karşılaşırsanız, o kitap en az 100$ olacaktır.” dedi. “Yalnızca üretim maliyetleri bile astronomik. Milyonlarca dolardan bahsediyoruz.”

İşte durum böyle. Yaratılış Atlası kitabının içeriğinin tüm dünyada bilim adamları arasında önemli etkiler yaptığı yönünde yürütülen propagandanın sonu gelmiştir. NYT’deki bu haberde açıkça görüldüğü gibi bilim adamları kitabın içeriğinden değil, kitabın parasal değerinden etkilenmiş durumdalar. Üretim maliyeti bu kadar yüksek olan bir kitabın nasıl olup da bedava dağıtıldığını çözmeye çalışıyorlar. Bu maddi kaynağın nereden geldiği onlar için çok daha önemli. Ayrıca şaşkınlık içinde oldukları bir diğer nokta ise böyle pahalı bir kitabın içinin nasıl olup da bu kadar safsata ile doldurulduğu.

Güncelleme: Bu arada yeni fark ettim de bu haberin aynısı Harun Yahya’nın kendi sitesinde de varmış. Linki tıklayıp siteye girerseniz benim yukarda aktarmış olduğum kısımların 3 nokta (…) koyularak es geçildiğini ve okurlara aktarılmadığını görürsünüz.

  

Harun Yahya, gerçek adıyla Adnan Oktar "Hoca", yazdığı Yaratılış Atlası saçmalıklarıyla sözde bilim yapmakta ve insanların beynini yıkamaktadır. Ne yayın evi bellidir kitaplarının ne de maliyeti - kazancı açıklanmaktadır; nereden geliyorsa bu değirmenin suyu, kitaplar bedava dağıtılmaktadır.. Fransızca'ya çevrilip kuşe kağıda basılı satılmaktadır..

Kim ne kazanırsa kazansın mevzu o değil, ki Adnan Hoca gibi MEB'in müfredatını bile etkileyecek kadar nüfuzlu bir müminden para sormak da bizim haddimize değil!

Ancak yazdığı kitaplar - ki bir jeoloji öğrencisi olarak kitap demeye dilim varmıyor - baştan sona bilgi yanlışlıklarıyla, yalanlarla ve hatalarla dolu!

"Yarasalar evrim geçirmemiştir." diyor, tek bir fosil bile yalanmaya yetiyor bu cümlesini.. "Fosiller milyonlarca yıldır değişmemiştir." diyor iki fosili kıyaslıyorsunuz cümle yalanlanıyor. "Atlar yaradılışın kanıtıdır; evrim geçirmemiştir.." diyor ancak doğadaki en bariz evrimi atlar geçirmiştir.

Fosil resimleri koyuyor kitaplarına, ama ne fosiller doğru ne de tanımları.. Sınıflandırmaları bile yanlış yapmış! Böcek fosillerinde ilk sırada çıyan var, baştan kaybetmiş.. Akrep, örümcek gibi canlıları da böcekler sınıfına koyması da cabası! Taa Platon'un yaptığı canlı sınıflandırmasında kalmış aklı sayın Adnan Hoca'nın! Üstelik karada yaşayan canlılar diye bir grupta kaplumbağayı ele almış ancak suda yaşayan canlılarda kaplumbağanın sudaki türleri yok, neden acaba?

Yüzyıllardır bilinen fosilleri kendisi başka türlü yorumluyor, adına da ilim diyor! Tam bir balon! Patlattıkça yeniden şişiyor; kim finanse ediyorsa artık!

Kitaplarının kapak tasarımları ABD'li yaratılışçı derneklerinin kitaplarıyla hemen hemen aynı desek bir ipucu olur mu acaba?

"Kanatlar evrimcileri terse yatırıyor" gibi bir cümle geveliyor, açın bakın sineklerin kanatlarını nasıl da doğrulamakta evrimi? "Homolog (eş) organların evrimle ilişkisi ispatlanmamıştır." diyerek yüzyıllardır ilkokulda bile gösterilen bir bilgiyi inkara kalkıyor, kimse de çıkıp iki üç laf etmiyor bu adama! Ki kendisi hapisten kurtulmak için deli raporu almış bir insan, nasıl olur da bilimci muamelesi görebilir?

Harun Yahya, Türkiye'de türünün tek örneği olsa da Dünya'da sayısız dengi var.. Bu insanlar "Yaradılış Bilimi" diye bir bilim uydurdular - bilhassa son yıllarda -, bildiğimiz kitaplı dinlerin sözde bilimsel sözcüklerle tanımlı hallerini bilim diye yutturuyorlar! Ne bilimleri bilim, ne sözleri söz; dişe dokunur tek cümleleri yok..

Kamçı'dan bahsediyor mesela, bazı tek hücreli canlıların kamçılarının komplike bir yapı oluşundan ve evrimi çürüttüğünden bahsediyor ancak gene yanılıyor Harun Yahya! Her zamanki gibi hatalı bir öngörüde bulunuyor; kamçısı olmazsa canlı da yaşayamaz diyor ve çürütüldüğü nokta da burada başlıyor. İnsan gözü de mükemmel bir yapı değil ancak biz yaşıyoruz, tek bir organa dayalı yaşama yorumu yapılamaz ancak kendisi bilimle pek alakalı olmadığından kelli, yapmakta sakınca görmüyor!

Kendisini aşan sularda yüzmeye devam ediyor Harun Yahya; "Hücreler evrimi çürütüyor. Hücre yapıları sonradan eklemeyle oluşamaz tam bir yapıdır." yorumunu getiriyor ancak ne temel biyoloji dersinden nasibini almış ne de kimyadan..

Ve bu insan rağbet görüyor! Hülya Avşar'dan, falancadan filancadan ilgi görüyor; programlara davet ediliyor, tarikat toplantılarında ünlü isimler boy gösteriyor.. İnsanlar inadına devam ediyor kendisini desteklemeye, ama unutulmasın ki; pozitif bilimler her zaman farazi ögelerden üstün gelmiştir, bilime dinle cevap vermeye çalışanlar hep yanılmış hep yenilmiştir.

Evrim bir teoridir, "bilimsel"dir. Sadece insanı bağlamaz, hani o çok görülen maymun - insan aşaması var ya; sadece ondan ibaret değildir! Okyanuslar, kıtalar, hayvanlar, bitkiler... Yeryüzündeki her şey, yeryüzünün kendisi de dahil, evrim geçirmiştir ve geçirmektedir. Ara fosiller - ki Harun Yahya onları yok saymaktadır - evrimin kanıtlarıdır, başka milyonlarca kanıtın yanında..

Evrime karşı ancak ve ancak - uydurmaca olmayan - bilimsel ögelerle cevaplar verilebilir, armut - elma kadar farklıdır bilimle din ve evrim de yaradılışçıların lanse ettiği gibi "Darwin Dini" değil, dünyanın gelişimini açıklayan bir teoridir!
 
   
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol