evrim-olgusu
 
  ANA SAYFA
  VİDEOLAR:
  EVRİM DERSLERİ
  Evrim Sempozyumu
  Harun Yahya Sacmalıkları:
  => Gerçek Yüzü
  => Yaradılıs Atlası
  => Gizli Yaşamı
  => Harun Yahyaya Cevaplar
  => Cevaplar-2
  => Cevaplar-3
  => Hayali Fosiller-1
  => Hayali Fosiller-2
  => Mutasyonlar ve Kambriyen Dönemi Çarpıtmalarına Yanıt
  => Darwinius masillae ile ilgili yeni gelişmeler
  => Apandis, kuyruk sokumu kemiği ve körelmiş organlar
  => Dino Kuş Furyası Üzerine Çarpıtmalar
  => Toumai Çarpıtmaları
  => Harun Yahyanın İstdigi Oldu
  => Cahillik olduğu kesin ama kimin cahilliği?
  => Harun Yahya öğreniyor mu?
  => Harun Yahya'dan Masallar
Harun Yahya'dan Masallar

Harun yahya’dan masallar

İlhan Pirinç

İstanbul’un birkaç yerinde açıldıktan sonra şimdilerde de Ankara’da açılması planlanan “yaratılış müzelerinde” günümüz formlarına yakın olan birkaç fosil gösterilmekte. Ve böylece “bakın bilmem kaç yıl önce de aynıydı bu canlı” gibi iddialarda bulunuyorlar; ama işin komik yanı bu fosillerden bazılarının güncel örneği ile pek de alakası yok.

Yıllarca birçok gencin aklında evrim karşıtı düşüncenin en önemli sembolü olmuştur Harun Yahya. Tırlarla getirilip sokakta bedava dağıtılan yaldızlı kitaplar birçoğumuzun aklında yer etmiştir. Bazılarımız “nereden geliyor bu değirmenin suyu?” diye düşünürken, bazılarımız da direk reddetmiştir böyle bir düşüncenin olduğunu. Ama birçok bilim insanının kendi camlarının arkasından çekingenlikle baktıkları insanlar, bu kitapları büyük bir ilgiyle okumuştur. Gerek dilinin kolaylığı, görsel öğelerin ve insanların duymak istediklerini söylerken bilimin özünü saklarkenki yeteneği bu kitapların çok daha uzun süreler okunacağının temini gibidir.

Ancak son yıllarda kitaplar az gelmeye başlamış olacak ki, işi iyice büyütüp birçok gazetede çarşaf çarşaf Harun Yahya reklamları yapmaya başladılar. Sonra bu da yetmedi, Mart 2006 ile beraber “yaratılış müzeleri” açmaya başladılar. İstanbul’un birkaç yerinde açıldıktan sonra şimdilerde de Ankara’da açılması planlanan bu müzelerde günümüz formlarına yakın olan birkaç fosil gösterilmekte. Ve böylece “bakın bilmem kaç yıl önce de aynıydı bu canlı” gibi iddialarda bulunuyorlar; ama işin komik yanı bu fosillerden bazılarının güncel örneği ile pek de alakası yok. Bu müzelerde aynı zamanda yaratılışçı düşünceyi propaganda eden –bilgisayar yanılsamalarıyla dolu- görsel şovlar da yapılmaktadır. Gerçi hemen akla evrimin son yıllardaki en büyük bulgularından biri olan Tiklaalik geliyor; hatırlarsanız Nisan 2006’da açıklanmıştı. Ama sanırım geçen 3 yüzyılda bulunan birçok fosil ve gerek eski dönemleri gerek de günümüzdeki ilişkileri inceleyen evrimsel biyolojinin çalışmalarının hepsini gözden kaçırmış olacaklar ki, geçen haftalarda hala “Kavrayamayan Evrimcilere Çağrı: Deliliniz Varsa Ortaya Koyun” diye bildiriler hazırlayabiliyorlar.

Harun Yahya bu bildiride diğer yaratılışçı ve bilinçli tasarım çevrelerinin çarpıtmalarının çok daha ilerisine giderek bilim insanlarının ellerinde evrimi kanıtlamak için 3-5 fosilin bile olmadığını iddia ediyor. Gerçi evrimin sadece fosillerden kanıtlandığını sanması bile bilimsel yöntem üzerine hiçbir şey bilmediklerinin bir göstergesi; ama –yaşamış canlıların çok küçük bir kısmı fosilleşmiş olsa bile- elimizde milyonlarca fosil kayıt varken bunları reddetmek bilimi yok saymakla eşdeğer. Devam eden bölümlerde ara türlerin bulunamamasından bahsedilmekte; yalnız ara türlerin büyük bir kısmının bulunduğu gerçeğini bir yana bıraksak bile ara türlere gelene kadar evrimin önemli değişim safhalarını zaten diğer fosillerden gözlemlediğimiz kabul ediliyor demektir. Bu durumda “canlılar ilk yaratıldığından beri değişmemiştir” düşüncesini kendileri yalanlıyorlar. Bir başka bölümde dünya üzerindeki fosillerin %99’unun bulunduğundan bahsedilmektedir; ama bu istatistiğe nasıl ulaşılmıştır, o bölüm şaibelidir. Ayrıca bildirinin yarısı beynin çalışmasının anlaşılmadığını üstünedir ve bu konu da evrim biyolojisinin cevaplayacağı bir konu değildir.

Broşürün son bölümü Harun Yahya (artık gerçek ismini de veriyor –Adnan Oktar-) ve bu çevrelerin çalışmalarının nereye hizmet ettiğini açıkça ortaya koymaktadır. “Darwinizm ile ilmi mücadele teröre çaredir” başlığı altında yazılanlara bakarsak:

“Güneydoğu’da, bölücü komünist-marksist mihrakların oluşturduğu Cumhuriyet tarihimizin en büyük ayaklanması devam etmektedir… Bu büyük fitnenin, ideolojik felsefi temelinde insanı, tesadüflerin ürünü olan bir hayvan olarak tanıtan Darwinizm vardır. Darwinizm yok edildiğinde, evrimciliğe dayalı marksist anlayış da çökecektir… Kesin çözüm, söz konusu ideoloji ile “iyi ilmi mücadele”dir.” şeklinde aslında emperyalizmin Darwin’in teorisi ilk ortaya atıldığından beri devrimci anlayışla bunu nasıl eş tuttuğu ve bu teorinin çöküşünü Marksizm’i çökertmek kadar önemli gördüğünü ortaya koyar niteliktedir. Emperyalistler, evrimi çökertmek için bu gibi propagandaları tarih boyunca yapmışlar; ancak başarıya ulaşamamışlardır. Marksizm ve evrim her ne kadar farklı alanlarla ilgilenseler de birçok kez sırt sırta vermiş ve bu hurafelerin hakkından gelmiştir. Doğa ve insanlığın gerçekleri aracılığıyla bunu birçok kez yapmaya da devam edecektir.

Evrim nedir?

Evrim günümüzün geçmişten farklı olduğunu ve doğanın değiştiğini açıklar. Galaksiler, yıldızlar, güneş sistemi ve Dünya zaman içinde değişmiştir. Aynı şekilde Dünya üstündeki yaşam da değişmiştir. Biyolojik evrim Dünya üzerindeki yaşamın tarihi boyunca nasıl değiştiğini inceler. Günümüzde yaşayan canlıların ortak bir atasının olduğunu ortaya koyar. Zaman içinde, doğal seçilim gibi bazı süreçler ile canlılar değişimini açıklar.

Evrim gerçek midir?

Evrim teorisi Dünya üzerindeki yaşamın nasıl değiştiğini açıklar. Bilimsel kavramlarda ‘teori’, günlük dilde kullanıldığı anlamda ‘tahmin’ veya ‘önsezi’ anlamına gelmez. Bilimsel teoriler doğal fenomenlerin, denenebilir gözlem ve deneylerin mantıksal birleştirilmeleriyle oluşturulurlar. Canlı dünya hakkında dev bilgi birikimimizi bilimsel olarak en iyi açıklayan biyolojik evrimdir. Bilim insanları “gerçek” kelimesini ender olarak bir olgu eğer daha fazla gerekmeyecek kadar çok denenmiş ve gözlemlenmişse, doğruluğundan şüphe etmeyecekleri zaman kullanırlar. Evrim gerçekleşmiş olduğu bu açıdan bir gerçektir. Bilim insanları canlıların evrimleşmiş olduğunu artık sorgulamıyorlar; çünkü bunun kanıtı çok güçlüdür.

Birçok ünlü bilim adamı zaten evrimi reddetmiyor mu?

Hayır. Evrim üzerindeki bilimsel fikir birliği çok güçlüdür. Bazı yaratılışçı çevreler bazen ünlü bilim insanlarından sözler kullanırlar ve bunu bilim insanlarının evrimi desteklemediği anlamında kullanarak çarpıtırlar. Oysa o sözler evrimin nasıl gerçekleştiğini sorgular, olup olmadığı değil. Örneğin; Stephen Jay Gould’un “ara formlara çok ender rastlanması paleontolojinin büyük sırrıdır.” Sözü birçok yerde evrimin bu ünlü temsilcisinin teoriyi yalanladığı anlamında kullanıldı. Oysa ki, Gould bu sözüyle evrimin olup olmadığı değil; nasıl olduğunu sorgulamaktadır ve evrimsel ilerleyişin hep küçük adımlarla ve yavaş olmayacağını ve ani değişimlerin, sıçramaların da evrimleşmenin bir yolu olduğunu vurgulayan ‘noktalanmış evrim’ düşüncesini açıklıyordu.

Bu kutu ABD Ulusal Bilim Akademileri’nin ‘Science and Creationism’ (Bilim ve Yaratılışçılık) isimli kitapçığından kısaltılarak alınmıştır.

 
   
Bugün 15 ziyaretçi (18 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol